Kitap Tanıtımı |
Hoca vaaz vermek için salona girmiş. Salon, ön sırada oturan seyis dışında boşmuş. Konuşup konuşmama konusunda düşünen hoca sonunda seyise sormuş:
"Buradaki tek kişi sensin. Sana göre konuşmalı mıyım, konuşmamalı mıyım?"
Seyis cevap vermiş:
"Hoca ben basit bir insanım, bu konulardan anlamam. Fakat ahıra girseydim ve bütün atların kaçıp bir tanesinin kaldığını görseydim, yine de onu beslerdim."
Bu sözlere hak veren hoca konuşmaya başlamış. Üç saatin üzerinde konuşmuş, duadan sonra kendini mutlu hissetmiş, dinleyicisinin de vaazın çok iyi olduğunu onaylamasını isteyerek sormuş:
"Vaazımı nasıl buldun?"
Seyis cevap vermiş:
"Hoca, sana daha önce basit bir adam olduğumu ve bu konulardan pek anlamadığımı söylemiştim. Eğer ahıra gelip biri dışında tüm atların kaçtığını görseydim, onu beslerdim, ama elimdeki yemin hepsini de ona vermezdim."
"Bir ilim meclisine oturup hikmetli söz dinledikten sonra, bu meclisten bahsederken işittiği şeylerin sadece kötü kısımlarını analtan bir kimsenin misali, bir sürü sahibi çobana gelip: "Ey çoban, süründen bana bir koyun kes!" deyince, çobanın: "Git, en iyisinin kulağından tut al!" iznine rağmen, gidip sürünün köpeğinin kulağından tutan adamın misali gibidir."
(İbn Mace, Zühd 15) |