Kitap Tanıtımı |
Bu öyküler Beckettın edebiyat serüveninde bir kilometre taşı oluşturur; İlk ben öyküsel anlatı olmasının yanında İrlandalı yazarın yabancı bir dilde (Fransızca) verdiği ilk yapıttır da. Beckett, ustası Joyceun etkisiyle, büyük bir beceriyle kullandığı kıvrak, çağrışım zengini İngilizceyi bırakıp, süssüz, neredeyse çıplak bir Fransızcayla yazmasını biçemi dışlamak istiyorum diye açıklayacaktır. Bu uzun öyküleri başyapıtı olan üçlemesinde (Molloy-Malone Ölüyor-Adlandırılamayan) geliştirdiği izleklerin öncülü de sayabiliriz: Bedensel yetilerini yitiren kahramanlar, bilinç yarılması, dış dünya karşısında duyulan güçsüzlük, evden, barınılan yerlerden kovulma, sessizliğe, sözsüzlüğe duyulan özlem, kentsoylu toplumun sunduğu bütün olanaklara duyulan kayıtsızlık... Klasik öykü anlayışına aldırış etmeyen bu öykülerde hiçbir şey olup bitmez aslında. Atılmışta anti-kahraman bir faytonda dolaşarak geçirir gününü. Gece faytoncunun ahırında kaldıktan sonra yalnız başına sürdürmeye karar verir aylaklığını. İlk Aşk insansız krallığında sessiz ve dingin bir yaşamı amaçlayan genç bir şizofrenin karşı cins ile yaşadığı tuhaf deneyimi anlatır. Yatıştırıcı, Malone Ölüyoru anımsatır. Buz kesmiş yatağına yapayalnız uzanan anlatıcı çürüyüşünü dinlemekten korktuğu için öyküler uydurur kendine. Sonun akıl hastanesinden salınan kahramanı tek kürekli sandalıyla sulara açılırken bıçağıyla döşemeyi deler.
Edebiyatın bu ödünsüz yazarıyla yüz yüze gelmeye cesaret edenlere... |