Kitap Tanıtımı |
Ben bu kadar kötü iken neden hastalar, hasta yakınları bana York dükü
imişim gibi davranıyor da, hayatını hiçbir maddi çıkar gözetmeksizin
hastalarının sağlığına vakfeden, dürüst, memur zihniyetli hekimlere
burun kıvırarak bakıyorlar, yetmiyor, hakaret ediyorlar, hırpalıyorlar?
Hekimin iyilik dediğiniz ve o çok kutsadığınız halisane vasfının
toplumda bir karşılığı olduğuna gerçekten inanıyor musunuz? Hem
bana ?Hipokrat yemini ettik biz, sen etmemiş miydin?" falan da
demeyin boşuna. Ettim tabii, hepiniz oradaydınız.
Birisi Safiye'nin hikâyesini anlatsaydı iyiydi, hatırlasaydı keşke...
Aklı olan Doktor Muharrem'e yanaşır mıydı, ?abi" der miydi, âşık
olduğu kadını ona anlatır mıydı? Çömezlik işte. Sahi o cenaze töreni
Nurdan'ın mıydı? Paranın ruhunu kemirdiği bir adam çareyi en sevdiği
serçeparmağını kesmekte buldu... Dünya işte. Kim Keriman'dan
daha iyi film anlatabilir ki? E n'olmuş, kimin hikâyesi yok ki demeyin,
Kaya'nınki başka işte... İsimlerimiz önemlidir, bize kim olduğumuzu
söyler... Ve lütfen, boşuna fısıldamıyorum, intikam soğuk yenen bir
yemektir ve bazıları kurt gibi acıktı...
Hakan Kulaçoğlu, gülümsetiyor, ısıtıyor, insanın içine oturan hikâyeler
anlatıyor... Daima iyicil, hayat dolu ve buruk...
Hep Uzağa Pek Ağır, mağdurların, kurnazların, iyilerle kötülerin, en
kirlilerle en temizlerin didişmesi... Umutsuz âşıkların, artık hiçbir şey
hissetmeyenlerin; Trabzon'un; taşradan büyük şehre okumaya gelmiş,
orta sınıftan efendi çocukların hikâyeler |