Kitap Tanıtımı |
Henek, sadece bir anı kitabı değil. Roman tadında mizahi bir anlatı ve neşeli bir Diyarbakır güzellemesi. Berat Beran bize kendisini, ailesini ve yakın çevresini anlatırken öyle esprili bir dil kullanıyor ki, külfetli şehir yaşamının, yoksulluğun, ataerkilliğin, merkezin dışına itilmişliğin, umarsızlığın acılaştırdığı hayatı iyimserlikle resmediyor.
Ben nevresim kelimesini okur okumaz babama baktım, babam da anama baktı. Daha doğrusu şaşkın şaşkın herkes birbirine bakmaya başladı.
Anam soğukkanlı bir şekilde:
- Hele oğlım bi daha oxi buni, ben anlamadım.
Sanki bir daha okursam anlayacağı umudunu taşıyordu.
- Nevresim.
- Vişş, hepsini anladıx ama bu nevresim nedir kele?
Amcam, babama dönerek:
- Keko, zahar bu da bi elbisedir!
Babam, son bir umutla anama:
- Qari sen bu quzulqurtun ne oldığıni bılisen?
- Valla herif ben ne bileyim? Bu qeder erkek bılmise, ben nerden bilecaxam.
Gündelik hayatın döngüsünü, modernleşmenin evdeki ve sokaktaki izlerini, her şeye rağmen süren dostlukları, gelenek karşısında aczi ve türlü bağnazlıkları, her biri fıkra sayılabilecek hikâyelerle anlatıyor Beran.
Henek´i, gülmek için yüzeysel biçimde okuyup geçmek yetmez. Her fıkranın özündeki mesajı yakalayarak üzerinde düşünmek gerektiğine inanıyorum. Bu yöntem, bize hem düşünce özgürlüğü kazandırır hem de toplumsal sorunlarımızı tanıyarak öğrenme fırsatı verir.
Tarık Ziya Ekinci |