Kitap Tanıtımı |
Lübnanlı ünlü yazar Emin er-Reyhânî (1876-1940), Cubrân Halil Cubrân ve Mîhâîl Nuayme ile birlikte Arap Göç Edebiyatının önde gelen temsilcilerindendir. Ancak onlardan farklı olarak geçmişi ile bağlarını koparmamış, ulusuna, tarihine ve kültürüne bağlı kalmıştır. Ruhun evrenselliği ve ölümsüzlüğü, din, vatan özlemi, yalnızlık, Lübnan ve Arap ülkelerinin içinde bulunduğu sefalet ve geri kalmışlığı, eserlerinde ısrarla ele aldığı temalardır. er-Reyhânî realist bir yazardır. Toplumsalcılığı savunur ve büyük ölçüde William Jamesın pragmatist anlayışının etkisindedir.
Lübnanlı ünlü yazar Emîn er-Reyhânînin farklı bir biçim, değişik bir üslup ile kaleme aldığı bir eserdir.
Değişime uğramış, ilaveler yapılmış ve çarpıtılmış dinî değerlerin baskın olduğu geleneğin, yenilikçi modern medeneyiet ve teknoloji karşısında çırpınışını; dinin, sosyal ve siyâsî bir güç olarak tükenişini anlatır. Yazar aslında Doğunun, geleneksel dinî yapısından sıyrılıp Batılı çağdaş medeniyete ve teknolojiye yönelmesini istemektedir. Ona göre işe yaramaz adet ve geleneklere bağlılık, dinsel bağnazlık ve yöneticilerin acımasız davranışları toplumsal barış ve ilerleme karşısında en büyük engeldir. Bu nedenle er-Reyhânî eserinde kardeşlik, eşitlik, hoşgörü ve yardımlaşmayı savunur. |