Kitap Tanıtımı |
"Osmanlı toplumunda kadın sorunu, 1839´dan sonra, yani Tanzimat Fermanı ile başlayan yeni dönemde gündeme gelir. Tanzimat´a gelinceye kadar kadın, toplum hayatında yerini alamamış, eğitimden yoksun bırakılmış toplumsal, ekonomik ve siyasi haklarını elde edememiş durumdadır. Kadın, yalnızca kocasına vazifelerini yapan, çocuk doğuran, onları büyütüp yetiştiren bir varlık olarak ele alınmıştır. Ülkenin içinde bulunduğu kötü şartlar kadının yavaş yavaş toplum hayatında yer alması, eğitilmesi gerektiği düşüncesini gündeme getirmiştir. Osmanlı toplumunda kadın ve ailenin tartışmaya açılması, onların toplumsal hayata katılmalarını, eğitim, hukuk ve siyaset alanlarında bazı kazanımlar elde etmelerini sağlamıştır. Böylece kadınlar, hakları için dönemin bazı aydınlarının da desteğini alarak mücadele etmişlerdir. Dönemin gazete ve dergilerinde, özellikle de kadın dergilerinde Osmanlı kadınının aile ve toplumdaki konumu hakkında sayısız yazılar yazılmış ve tartışmalar yapılmıştır.
Üst sınıftan eğitimli kadınlar, Osmanlı kadınının mücadalesinde öncü olmuşlardır. Saray ve devlet idaresinde görevli, kültürlü, zengin ve eğitimli ailelerin çocukları olan bu kadınlar özel olarak eğitim almışlardır. Konaklarda özel hocalardan Arapça, Farsça, Fransızca ve diğer batı dillerini ve yanısıra edebiyat, tarih, felsefe ve çeşitli bilimleri öğrenmiş, birikimlerini de yazarak değerlendirmişlerdir.
Tarihçi, devlet adamı, hukukçu Ahmet Cevdet Paşa´nın kızı olan Fatma Aliye Hanım, modern Türk edebiyatının ilk kadın yazarlarındandır. Levayih-i Hayat (1897-98) isimli eseri, kadın edebiyatın ilk örneklerinden olması bakımından önemlidir." |