Kitap Tanıtımı |
Türkiye Yazarlar Birliği 2000 Yılı "Yılın Yazar, Fikir Adamı ve Sanatçıları Ödülü" kapsamında yılın Şehir Kitapları dalında ödüle layık görülen Harput Şehrengizi'ni uzun bir aradan sonra yeniden yayınlandık
Şehirler kulağınıza küpe takar. Parmaklarınıza çentik atar.
Dillerinize işaret koyar. Alnınıza mührünü basar. O mührün
kocaman iziyle birlikte izin verir sokaklara dağılmanıza. Artık o
şehirlisinizdir.
Bazen gitmeseniz gelmeseniz de o şehirlisiniz. Değil mi ki
ilk içtiğiniz su, o şehrin toprağına aittir. Varlık âleminde
görünüşünüzün, büyümenizin, adamlığınızın ilk besini o sudur.
Yüzünüzü okşayan ilk rüzgâr oraların bozkırlarından kalkıp,
oraların havasıyla izdivaç ederek derinizi yalamıştır, nefesinizi
açmış, içinizi şişirmiştir. O toprağın ürününden elde edilen sebzeyi,
o yörenin ateşinde pişirip çorbanızı kaynatmışlardır. O çorba değil
midir biraz da sizin büyümenize vesile olan? İşte bu yüzden siz
oralı, o şehirlisiniz.
Kendini bir şehre mensup hissetmeyenler var mıdır? Onlara ne
demeli? Tarih boyunca büyük insan toplulukları hep ve çok kere
bir şehre nispet edilerek anılmışken onlara ne oluyor? Evrensellik
ya da hümanizm adına uluslar, kavimler, milletler üstü insan
düşünebilir miyiz? Düşünebilsek bile, klinik bir vakıadan öteye
geçebilir mi bu münferit olay? |