Kitap Tanıtımı |
Fars edebiyatının en büyük şairi sayılan, Hodâ-yi şir (Şiirin Tanrısı, Şiirin Efendisi) mertebesine çıkarılan Şemseddin Muhammed Hâce Hafız-ı Şîrâzî geriye bıraktığı rindane ve lirik şiirleriyle bir çok şairi etkilemiş, şiirin, şairliğin rehberi olmuştur.
Hafız, şiirlerinde Hâcû-yi Kirmânîden, Sadîden, Selmandan, Zahîr-i Fâryâbîden, Nizâmî-i Gencevîden, Fahreddin-i Irâkîden, Hayyamdan etkilendi. Bu şairler arasında Hâcû gazele tasavvuf ve hikmeti, Selman ise estetiği katmıştı. Gölpınarlının ifadesiyle Hafız bu özellikleri kendi gazellerinde birleştirdi.
Övgüden pek hoşlanmayan Hafız, bir iki kasidesi müstesna, caize almak için kaside söylemedi. Gazellerinde övdüklerini de öylesine övdü.
Bütün Doğu şairlerinde olduğu gibi Hafızın şiirlerinde de Yunanî aşk görülür.
Hafızın şiirlerinde şaraba yapılan övgü sembolik değil, gerçektir. Çok karışık bir devirde yaşayan, pek çok zulme ve haksızlığa şahit olan şair üzüntüsünü unutmak için şaraba hatta esrara başvurur.
Hafız Senâî, Attâr, Mevlânâ gibi coşkulu bir sûfî değildir. Tasavvufî şiirleri olmakla birlikte, tasavvufu genellikle bir araç olarak kullanır. İkiyüzlü zahitlerden hoşlanmaz; yeri geldikçe bunlara çatmayı ihmal etmez.
Hafız Divanı Türkiyede Mesnevi ve Gülistandan sonra en çok okutulan Farsça eserdir.
Daha önce nesir halinde yayımlanmış çevirilerden farklı olarak, Elinizdeki bu kitap Hafız Divanının aslına uygun ilk nazım çevirisidir ve divanın Farsçasını da içermektedir. |