Kitap Tanıtımı |
Muhammed Hamidullah, Arapça´nın; Allah´ın tebliğini taşıyan bir aracı olarak seçiminin kendine has faydalar taşıdığını belirterek, bu dilin; sahip olduğu ahenk, kelime yapısı, fiil çekimindeki ve telaffuzundaki kaideleri bakımından da diğer dillerle mukayese edilemeyeceğini ifâde eder.
Arap diliyle nazil olan Kur´ân-ı Kerîm´in belagatından sonra Peygamber Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) belagat gelmektedir. Resul-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem), Arapların en beliğ ve fasih konuşanı idi. Çünkü O, Arapların en beliğ konuşan kabilesi olan Sa´d Oğullarında yetişmiştir.
Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)
tebliğde bulunurken, konuştuğu dilin bütün anlatım tarzlarını ve usûllerini icra etmiştir. Bunu yaparken de her seviyeden insanın anlayabileceği şekilde, belagatın kısımlarından olan teşbîhli, temsîlli, mecazlı ve kıssalı anlatımları çok kullanmıştır. Bu bakımdan Arap edebiyatını ve belagatını iyi bilmeyenin, Kur´ân´ı ve hadîsleri tam olarak anlaması mümkün değildir.
Dolayısıyla bunların iyi araştırılması ve anlaşılması neticesinde sahih hadîslerde bulunan teşbîh ve temsîllerin akla ve ilme ters düşmediği aksine birer hakikat dersi verdikleri görülecektir. Bu çalışmada, Peygamber Efendimizin teşbîhli ve temsîlli anlatımlarının anlaşılması üzerinde duruldu. |