Kitap Tanıtımı |
Hacı Murat, gökyüzünde artık yarıya kadar yükselmiş yıldızlara ve samanyolu´na bakınca, gece yarısının çoktan geçtiğini, sabah namazını kılma vaktinin geldiğini düşündü. Hanefi´den heybesinden eksik etmediği ibriğini istedi ve kepeneğini alarak suya gitti. Ayakkabılarını çıkartıp abdestini aldı, kepeneginin üstünde yalın ayak namaza durdu. Doğuya döndü; önce ellerini kulaklarına götürdü, sonra gözlerini kapadı ve bir dua okuda. Diz üstü oturdu ve ibadetlerine başladı.
Namazı bitirince eski yerine dönerek kepeneğinin üstüne oturdu. Ellerini dizlerine koydu, başını öne eğerek düşünmeye başladı. Hacı Murat her zaman şansına inanırdı. Bir şey planlarken onu kesinlikle başaracağını düşünürdü. Bugüne kadar sürekli başarmıştı. Bazı ufak terslikler dışında , bütün fırtınalı çetecilik hayatı boyunca bu böyle olmuştu. Bu kez de öyle olacağını umuyordu. Voronstov´un ona vereceği askerlerle şaml´e sardırmayı, onu tutsak ederek intikam almayı istiyor, bunun gerçekleşmesi hâlinde Rus Çarı´nın onu ödüllereceğini ve sadece Avarların değil, ona itaat eden bütün Çeçenistanı´ın egemeni olacağını düşlüyordu.
Bu düşünceler arasında nasıl uyuduğunu bile anlayaamıştı. Rüyasında, yiğitleriyle Şamil´in üstüne saldırdıklarını, ilahiler söyleyerek ve "Hacı Murat geliyor!" diye bağırarak Şamil´i ve karısını yakaladıklarını, kadınların aladıklarını ve çığılık attıklarını duyuyordu. Birden uyanıverdi. Kendisini uyandıran seslerin, "Lâ ilâhe illâllah" tekbirlerinin, "Hacı Murat geliyor" bağırışlarının ve Şamil´in çığılıklarının aslında ormandaki çakalların sesleri ve kahkahaları olduğunu anlamıştı. |