Kitap Tanıtımı |
".. kesin olan bir şey var ki, o da, elektromanyetik keşiflerin, bütün insani ilişkilerde eşzamanlı 'alan'ı yeniden yaratmış olduğudur; öyle ki, insan ailesi artık 'küresel bir köy' koşulları altında yaşamaktadır. Şu anda biz kabile davullarıyla çınlayan tek bir büzüşmüş uzayda yaşıyoruz." Marshall McLuhan'ın (1911-1980) Gutenberg'le başlayan basım devriminin getirdiklerini ve elektronik devrimin getireceklerini kendine özgü mozaik yaklaşımıyla ele aldığı Gutenberg Galaksisi, yayımlandığı 1962 yılında "eleştirel düzyazı" niteliğiyle yazarına Kanada'nın en önemli edebiyat ödülü olan Governer General's Award'ı kazandırdı; o tarihten bugüne defalarca basıldı.
Tadımlık
Gutenberg Galaksisi, ele aldığı sorunlar için bir mozaik ya da alan yaklaşımı ortaya koyuyor. El altındaki sayısız veri ve alıntının böyle bir mozaik imgesi, tarihteki nedensel işleyişleri ortaya çıkarmanın tek pratik aracıdır. Bu yöntemin bir alternatifi, görüntülerin uzayındaki sabit ilişkilerin bir dizi görünümünü sunmak olabilirdi. Bu anlamda, elinizdeki çalışmanın üstünde yoğunlaştığı olaylar galaksisinin ya da takımyıldızının kendisi, sürekli etkileşim halindeki, kaleydoskopik bir dönüşüme uğramış biçimlerin bir mozaikidir özellikle de içinde bulunduğumuz çağda. Galaksi yerine ortam [environment] sözcüğünü kullanmanın bazı avantajları olabilirdi. Her teknoloji, yeni bir insani ortam yaratma eğilimi gösterir. Yazı ve papirüs, antik dünyanın imparatorlukları ile bağlantı içinde düşündüğümüz toplumsal ortamı yaratmıştı. Üzengi ve tekerlek, muazzam çapta benzersiz ortamlar yarattılar. Teknolojik ortamlar, insanları içinde barındıran edilgin şeyler değil, gerek insanları gerek başka teknolojileri yeniden biçimlendiren etkin süreçlerdir. Bizim çağımızda, tekerleğin mekanik teknolojisinden elektrik devresinin teknolojisine doğru ani değişim, bütün tarihsel çağların en büyük değişimlerinden birini temsil eder. Hareketli matbaa harfleriyle basımcılık, hiç beklenmedik, yepyeni bir ortam yarattı KAMUyu ortaya çıkardı. Elyazması teknolojisi, ulusal bir ölçekte kamular yaratmak için zorunlu olan yoğunluğa ve yayılma gücüne sahip değildi. Son yüzyıllarda ulus adını verdiğimiz oluşum, Gutenberg teknolojisinin ortaya çıkışından önce başgöstermedi, gösteremezdi de; tıpkı bütün insanları diğer bütün insanlarla ilişkilendirme gücüne sahip elektrik devresinin ortaya çıkışından sonra varlığını sürdüremeyecek olduğu gibi. Basılı sözün yarattığı kamunun benzersiz karakteri, hem bireyin hem de grubun yoğun ve görsel yönelimli öz-bilinci idi. Elinizdeki kitapta, görme yetisinin diğer duyulardan gittikçe artan yalıtılmasıyla birlikte, bu yoğun görsel vurgunun getirdiği sonuçlar sunuluyor. Kitabın temasını, süreklilik, birörneklik ve bağlayıcılık görsel kipliklerinin zaman ve uzayın düzenlenişine uzanması oluşturuyor. Elektrik devresi, görsel kipliklerin bu uzanımını, basılı sözün görsel gücüne yakın denebilecek bir ölçüde bile desteklemez. Kitabın Yeniden Biçimlenen Galaksi başlıklı son kesimi, elektrik teknolojisi ile mekanik ya da matbaa teknolojisinin çarpışmasını ele alıyor; okuyucu o bölümün bir önsöz olarak çok daha uygun düşeceğini düşünebilir. |