Kitap Tanıtımı |
BENİM İÇİN HEP VOGUE VARDI.
Daha ergen bir kızken, o dergi için özel olarak yollara düşer ve Holyheada gidip bir tane alırdım; oradaki markete de sadece iki adet gelirdi... Özellikle fotoğrafları severdim. Hele bir de dış mekanda çekilmişlerse, bakmaya doyamazdım. Beni egzotik yerlere taşırlardı - insanların o fotoğraflardaki gibi havalı kıyafetler giyeceği türden yerlere... Dalları karla kaplı çam ağaçlarının altında kayak kıyafetleri, güneş altında ışıldayan mercan adalarında yazlık kıyafetler!
Vogue Housea ıg68in Ocak ayında girdim. Soğuk bir Londra sabahıydı. Ahşap lambriyle kaplı gösterişsiz lobide, 9:45 gibi geç sayılacak bir saatte yürürken birden irkilerek bunun hayatımdaki ilk gündüz işim olduğunu fark ettim. Binanın yabancısı değildim çünkü model olarak buraya defalarca gelmiş, Vogue stüdyosunda fotoğraflarımın çekilmesi için asansöre binip altıncı kata çıkmıştım. Ama şimdi her şey farklı olacaktı: Artık moda editörüydüm. |