Kitap Tanıtımı |
Artık düşmanım yoktu. Kızdığım, reddettiğim, karşılaştırdığım hiçbir şey yoktu. Dostum yoktu. Sevilmeyi isteyen, zor durumlarda yardım eden hiçbir şey yoktu. Çünkü artık sadece 'ben' yoktum, 'biz' vardık. Gözlerimizdeki perde kalkmıştı. Bu bağa gelen herkes T1 kolonisinde toplanmıştı. Herkes herkesleydi. Kimse 'ben' demiyordu, kimse ben kavramını hissetmiyordu. Çünkü bu bağı gerçekten bağ yapmak için 'biz' gerekiyordu. Ve biz, ağır anlam taşıyan var oluşluğun içinde hiç olmanın verdiği boşlukla aynı zamanda kusursuz düzenin bir parçası olma devamlılığıyla sıfır noktası ulaşanlardık.
Sıfır noktası dengeydi. Acının insanı derinden yarıp, o derin yarıktan nefsini çıkartmasıyla, oluşan yarayı kendi özüyle iyileştirmesiydi. Sıfır noktası yeni bir başlangıçtı. Hesapsız ve yargısız hayat dönencesini sükûnetle döndürmekti. Sıfır noktası yeni bir boyuttu. Faniliğin kadehinden içmiş bedenlerimizin durulukla arınmasıyla, sevgiyle doldurulmasıyla; gördüğümüz her şeyi, her boyutu korkusuzca, şefkatle ve sevgiyle derinden kabul etmekti. |