Kitap Tanıtımı |
Onlar, rengârenk kanatlı atlara binecek, kutlu bir çağa gireceklerdi.
Delicesine ileri atılıp, şimşek hızıyla uçuyorlardı işte...
Gökkuşağının altından geçecekler, dileklerini gerçekleştireceklerdi.
Düz ovaları, ormanları, akarsuları, yalçın dağları aşacaklar; gökkuşağından görünmez kanatlarla uçacaklardı.
Dünya durmuş, nefesini tutmuş, bu çılgın yarışın sonucunu bekliyordu...
Bir ömrü bir âna sığdıran olağanüstü bir zaman işliyor, yer ile gök buna şahitlik ediyordu...
Gökyüzündeki yıldızlar zaman zaman kayıp gider, yitip kaybolurdu.
Ama onlar el ele gönül gönüle sımsıkı tutunmuşlardı; yitip gitmezlerdi, kaybolmazlardı.
Çünkü onlar gökkuşağının altından geçiyorlardı...
Bu geçiş bir ömür boyu da sürse, gönülleri hep bir atacak, adımları aynı yöne koşacaktı; ayrılmadan, kopmadan...
Onlar gökkuşağına âşıktı, gökkuşağına vurgundu.
Bu uğurda verdikleri amansız mücadele sonunda; vurgun yediler...
Gökkuşağı sevdalıları, gökkuşağı mağdurları oldu.
Ama bu sevda bitmeyecek, bu akın sürecek!
Vurgun yedikçe, vurgunlukları artacak.
Çünkü; gökkuşağı onların dâvâları, gökkuşağı onların aşkları, gökkuşağı onların sevdaları...
İlk günkü gibi, dipdiri inançları:
Bir gün geri döneceğiz
Dünyayı yöneteceğiz! |