Kitap Tanıtımı |
Türkiye, bazı geceler demokrasi ile yatmış, ancak demokrasisi olmayan sabahlarına uyanmıştır. Bazen de gece yatmasına gerek kalmadan insanların elindeki demokratik hakların bazıları alınıvermiştir. Demokratik hak sayılanlardan bazılarına da, halkın aklının almayacağı biçimde yasaklar konulmuştur. En anlaşılamayan demokratik sindirme, özgürlük kısıtlama, çoğulcu yaşamı engelleme eylemleri 12 Eylül askeri darbesi sırasında yaşanmıştır. Yaptığı eylemler açısından 12 Eylül, ne 27 Mayıs 1960 askeri darbesine benzemektedir, ne de 12 Mart askeri müdahalesine. 1980 yılından sonra doğanlar, 12 Eylül darbesinin ne olduğunu kavrayamamış, toplumun elinden nelerin alındığın, insanların başına neler geldiğini, bir askeri darbe ile ellerinden alınanları geri kazanabilmek için verilen ve daha verilmesi gerekecek olan mücadelenin boyutunu, bunun nedenlerini öğrenememişlerdir. 12 Eylül darbecileri toplumun başını kuma gömmeye çalışmıştır. Birey olarak insanlara eziyet etmiştir. Onları işsizliğe, açlığa ve ölüme mahkûm etmiştir. Bununla kalmamış yıllar boyu ülkeyi yönetenleri hor görmüştür. Zincirbozan 12 Eylül'ün en önemsiz, geçici sonucudur ama toplum firarından bilinmelidir. Aradan onlarca yıl geçmesine rağmen,12 ylül'ün özellikle siyasal yapılaşmada meydana getirdiği depremin nkazı hala kaldırılamamıştır. Zincirbozan bir kırılma noktasıdır. Bu kitap Bakan olarak, parlamenter olarak Cumhurbaşkanı vekili olarak bu ülke yönetimine imza atan insanlara, 12 Eylül yöneticilerinin uygun gördüğü eziyetin, gelecek kuşaklarca ibret alınması gereken öyküsüdür. "Ondan mı öğreneceksin vatanperverliği? Dedem bu vatan için yedi yıl Fizan'da çile doldurdu. Babam Halep'te kalebent iken doğdum. Bir yaşımdaydım babamı Fizan Çöllerine sürdüler. İzmir'in, Bursa'nın, İstanbul'un işgallerini yaşadım. Çanakkale'de şehit amcam yatıyor. Babam üç savaşta çarpışan bir gazi. Benim oğluma; tek kurşun atmadan paşa olanlar vatanseverlik öğretemezler. Biz bu vatanı sevmiyoruz da, onlar mı bize öğretecekler?" Mehmet ERDÜL |