Kitap Tanıtımı |
Sadece coğrafya olarak değil, siyasi olarak da genişliği olan, pek çok bilinemezlerin, karmaşık ilişkilerin, sorunların ve çatışmaların, ihanetlerin ve dostlukların, birleşme adına yapılan ayrışmaların, homojen zannedilen heterojenliğin, tam olarak kavranamadığı için bazılarınca kaynayan kazan, bazılarınca bataklık olarak tanımlanan, bazılarına göre istikrarsızlığın ve geri kalmışlığın bazılarına göre petrolün ve zenginliğin merkezi olan Orta Doğu, üzerine çok şey söylenen ama çok az bilinen bir coğrafyadır. İnsanlık tarihi burada başlayıp burada devam etmiştir. Tarihsel olaylara yön veren gelişmeler burada yaşanmış, geleneksel ve modern imparatorluklar için üzerinde mücadele edilmeye değer bulunmuş, her şeye rağmen vaz geçilememiştir. Böylesine tarihsel, kültürel ve toplumsal birikimi zengin ve böylesine ekonomik, stratejik ve siyasal açıdan önemli bir bölge hakkında söz söylemek kolay gibi gözükse de üzerine yazı yazmak gerçekten oldukça zor. Aslında zor olduğu detaylara inildikçe anlaşılıyor. Yaklaşık 13 yıllık dersin birikiminin kitap haline getirilmesi isteğinin bir yansıması olmaktan öteye, özellikle Basra Körfezi itibariyle bir doktora ve daha sonra üzerine iki kitap yazdığım bu bölgenin bir çırpıda anlaşılacak ve kolayca üstesinden gelinecek bir konu olmadığını aslında biliyordum.
Özellikle son beş yılın yoğun çalışmasının ürünü olan bu kitabın hazırlanması elbette masa başında oturarak yapılamazdı. Diğer bir ifadeyle Beyrut sokaklarında, Cüniye´de, Zahle´de, Şuf dağlarında, Sur´da ve Sayda´da bulunmadan, Lübnan´ı ve Lübnanlıyı Lübnan´da görmeden anlamak ne kadar olanaksızsa Filistinli çocuğun ve gencin heyecanını vatan sevgisini, korkusunu ama aynı zamanda cesaretini gözlerine yakından bakmadan, El-Halil´i görmeden, Kudüs´ü, El-Aksa´yı, İsrail tanklarını, Cenin´i, Ramallah´ı görmeden de anlamak zordu. Gerçekten de anlaşılamıyordu. Bu denli politika farklılıkları, neden belli sorunlarda bir araya gelemediklerini, Araplar arası birleşmelerin hep yeni bir ayrışmaya yol açtığını Kahire´de, Amman´da Riyad´ta Cidde´de Şam´da bulunmadan, onların geriden çok benzediği zannedilen farklılıklarını, endişelerini, kaygılarını, nefretlerini ve dostluklarını yerinde görmeden onlarla dostluklar kurmadan, beraber aynı ranzayı ya da bir otel odasını paylaşmadan olanaksızdı. İşte bu çalışma böyle özgün ve uzun bir çalışma ve çok sayıda olay, yer ve kişinin tanıklığıyla toplanan birikimin sonunda oluşmuş oldukça yorucu, ama sonuçta ortaya çıkan çalışmayla yorgunluğu unutturan bir sürecin ürünü.
Ayrıca bölgedeki gelişmelerin doğru anlaşılması dinsel, tarihsel, siyasal ve ekonomik ögelerin ve gelişmelerin analiziyle mümkündür. Bu çalışmanın amacı, işte bu analizi gerçekleştirmek ve okuyucuya bölgeyi anlamak için gerekli ufku kazandırmaktır. Sadece olayların kronolojik anlatımıyla Orta Doğu´nun bugüne ışık tutan bu tarihsel ve kültürel birikiminin anlaşılması gerçekten olanaklı değildir. Bu çalışma fazla iddialı olmamakla beraber bugüne kadar Türkçe literatür itibariyle söz konusu olan bu eksikliği doldurmayı da amaçlamaktadır. Yazar bu anlamda Türk bilim dünyasında bu alanda yapılmış pek çok değerli çalışmanın yanı sıra bu çalışmanın da önemli bir katkı olacağını düşünmektedir. Çalışma uluslararası ilişkiler öğrencilerinin yanı sıra Türk entelektüelinin bu konudaki gereksinimini karşılamayı da amaçlamaktadır.
Yukarıda ifade edildiği gibi bu kadar geniş bir coğrafya ve geniş bir tarihsel kesit, kültürel, tarihsel, toplumsal ve dinsel ögeler bilinmeden anlaşılamazdı. Bu nedenle biraz haddimizi aşarak bir çok konuya girmek zorunda kaldık. Ancak bu konularda konusunda uzman akademisyen arkadaşlarla yaptığımız uzun tartışmalar ve görüş alışverişleri, onların değerli eleştirileri ve ilgili bölümleri okuyarak yaptıkları katkıları çalışmanın en az hatayla çıkması yönündeki dileğimizi umarım yerine getirmiştir. |