Kitap Tanıtımı |
Çanakkale'de şahlanan, Malazgirt'te kanatlanan, ceddi Osmanlı gibi hücuma kalkan yiğitler, şehadet şerbetini içmek için yarışıyor gibiydi. Şehit olduğu günü düğün gününe benzeten bir anlayışın mirasçılarını şimdi kim durduracaktı? Kükremiş sel gibi, deli boran, çıldırmış kasırga gibi önüne kattığını silip süpüren, düğün gününden başka bir arzusu olmayan bu mücahitlere kim 'dur' diyecekti? Allah Allah nidalarıyla dağları sarsan, gözü kara, yeleli Arslanlara kim direnecekti? Tanklar parçalanıyor, kollar ve bacaklar havada uçuşuyor; ama bir öndekinin yerini bir arkadaki alıyordu. Şüheda kanının buğusu yükseliyordu, bin yıllık İslam toprağından… Şaşkındı düşman, kalpleri patlayacaktı korkudan... Kamçısıyla kafa koparan, iri atların üstündeki, yeşil sarıklı bu heybetli adamlar kimdi? Kaçmak ölmek, direnmek ölmekti ve artık hiçbir yer güvenli değildi. Dirisi ölüsünü çiğnedi can uğruna… (Tanıtım Bülteninden) ) |