Kitap Tanıtımı |
Okurlarıyla buluştuğu andan itibaren büyük bir ilgi gören, ilerleyen zaman
içinde de klasik seviyesine ulaşan Yüzyıllık Yalnızlıkın yazarı Gabriel García Márquez, 1982 yılında Nobel Edebiyat Ödülünü aldığında üç ülke onun kendi yazarı olduğunu iddia edecekti: Kolombiya, Meksika ve Küba. Üstelik hepsi de haklıydı. Kolombiya, doğup büyüdüğü, onca yoksunluk ve yoksulluk çekmesine karşın ısrarla yazmak suretiyle üslubunu oturtarak uzun, akıcı ve şaşırtıcı ölçüde heyecanlandırıcı cümlelerini oluşturduğu vatanıydı. Meksika, en uzun yaşadığı ve en rahat çalıştığı yerdi. Küba ise her Latin Amerikalı gibi onun da içinde biraz Fidellik bulunduğu için, siyaseten vatandaşı hissettiği ülkeydi.
Memleketinin halk türkülerini söyleyip sokaklarda dans etmekten keyif alan Márquez, siyasi duruşuyla kıtasının iktidar sahibi diktatörlerini maruz bıraktığı soğuk duşlar, yazdıklarıyla okuyucusuna tattırdığı edebi hazlar ve çılgınlıklarıyla çevresine yaşattığı neşeli anlar sayesinde giderek büyüyen bir arkadaş çevresi edinmiştir. Latin Amerikanın edebiyat patlamasının ve büyük bir isabetle büyülü gerçekçilik olarak adlandırılan akımın en önemli yazarı olarak başta Fidel Castro, François Mitterand, Felipe González, Bill Clinton olmak üzere dünyadaki
birçok önemli liderin dostluğunu kazanmıştır.
Ülkesine, kıtasına ve sola katkıda bulunmak için hayli çalıştıktan ve dünyanın en ünlü Nobellisi olduktan sonra, kendine saygı duyan her yazarın İngilizce bir biyografisinin yazılması gerektiğine ikna olmuş ve hayat öyküsünü kağıda dökmek isteyen Latin Amerika edebiyatı uzmanı ABDli Gerald Martinin önerisini kabul etmiştir. Önceleri sadece müsamaha gösterdiği Martin, aralıklı
görüşmelerle on yedi yıla uzayan bir süreç içinde, kendisinin resmi biyografi yazarı statüsüne kavuşacaktır. Martinin üç yüzden fazla kişiyle yapılan röportajları da içeren bu uzun ve meşakkatli çalışmasının sonucunda üslubu, içeriği ve dozunda mizahıyla elinizdeki harika biyografi ortaya çıkmıştır. |