| Kitap Tanıtımı | Bugün   Türkiye'de   tarih   gündemde.   Bugün   tarih çaresizlikten,  reçetesizlikten  ötürü  gündemde.  Hedefi önceden tayin edilmiş bir demir yolunda çuh çuh giden teleoloji  treni  raydan  çıkmasa;  ilerici  vagonlar  geriye, gerici vagonlar ileriye savrulmasa; sağcı ve muhafazakâr kompartımanların  bazı  sakinleri  Batı'yla  temas  etmenin korkulacak   bir   yanı   olmadığını   ilân   etmese;   solcu kompartımanların   sakinleri   halk   idaresi,   hukuk devleti, düşünce ve vicdan özgürlüğü gibi emperyalist, globalist virüsler (!) treni kaplamasın diye kaza mahallinde bir   demir   perde   yükseltmek   için   yırtınmasa;   birinci mevkideki yolcuların bavullarındaki kirli çamaşırlar etrafa saçılmasa tarih gündemde olmazdı, tarih sorun olmazdı. Ama oldu, maatteessüf! 
Tarih   Batı'da   sorun   olmuştu.   Büyük   adamların, patriyarkların, milli şeflerin, devlet işleri anlamında siyasi ve askeri olayların geçit resmi yaptığı bir tarihe Batı'da da isyan  edilmişti.  İsyan,  semptomatik  bir  şekilde,  bizim buradan   yekpare   bir   bütün   olarak   algıladığımız Avrupa'nın   yırtıldığı   coğrafya   parçalarının   birinde, muhataralı   Alsace-Loraine   bölgesindeki   Strasbourg'da boy  göstermiş  ve  bir  hareketi,  bir  okulu,  bir  grubu doğurmuştu:   Annales.   Kolaycı   tarif   ve   tanımlara heterojenliğiyle, kayganlığıyla, hareketliliğiyle direnen bu tarihçilik  hareketi  hakkında  bugüne kadar  Türkçe'de bütünsel bir analiz bulunmuyordu. Şimdi bulunmaktadır.     Maatteessüf! |