Kitap Tanıtımı |
Muzip muzip gülerek çıktı kürsüye ve arka taraflarda oturan ailesine de göz kırpmayı ihmaletmedi.
"Benim Tahir dayum, İstanbul'da polis memurudur" diye başladı ödevini okumaya. "Bir gece yarısı nöbetçi iken, karakolun telefonu çalar. Açar telefonu Tahir dayum. Karşıdaki ses şöyle demektedur:
'İiiiyi aaaakşamlar. Biiiiiir iiiiihbarım ooooolacaktu.'
'Buyrun' der Tahir Dayum.
'Buuuuu... Burada ööööölü biiiir aaaat vaaar.'
'Adresi verun, hemen alduralum beyefendi.'
'Maaaaa... Maaaaaaaaa.'
'Maslak'
'Haaaaayır. Maaaaaaa. Maaaaaaaa'
Tahir dayum sinirlenur adama:
'Yeter be kardeşum, konuşmayı öğren öyle ara' deyup telefonu kapatur.
Daha bir dakika geçmeden telefon yine çalar. Karşudaki ses:
'İiiiyi aaaakşamlar. Biiiiiir iiiiihbarım ooooolacaktu' der.
'Dinliyorum.'
'Buuuuu... Burada ööööölü biiiir aaaat vaaar.'
'Tamam, beyefendu, adresu verun aldıralum da.'
'Maaaaa... . Maaaaaaaaa.'
'Maslak'
'Haaaaayır. Maaaaaaa. Maaaaaaaa'
Tahir dayum yine kızar ve kapatur telefonu. Aradan tam üç saat geçer, telefon tekrar çalar. Tahir dayum açar telefonu. Karşudaki ses:
'Biiiir ihhhhhh.' derken Tahir dayum.
'Biliyorum bir ihbarda bulunacaksunuz' der.
'Buuuu.'
'Tamam, orada ölü bir at var, adresi ver be kardeşum.'
'Maaaaaa...'
'Maslak?'
'Eeeeeevet. Eeeeeeevet de, ööööölü aaaatı Maaaaaaaaslak'a geeeeeeeetirene kaaaaaaadar aaaaaaanam aaaaağladı beee.' |