Kitap Tanıtımı |
Çağdaş bilimsel araştırma, ancak belli bir saydamlık taşıyan kavramlarla bilim alanlarındaki olguları anlayıp adlandırmakla gerçekleştirebilir. Ezberlenmiş, kaskatı Arapça, Farsça ya da Frenkçe terimlerle değil. Yeniyi araştıran, bulgulayan, adlandıran, sonra da Türk bilincine özümleyen kafalardan geçer yolu çağdaş uygarlığın.
Prof. Dr. Bedia Akarsu´nun "Felsefe Terimleri Sözlğü" Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze değin felsefe dilinin nasıl sayısız konu ile sorunu kuşatabilecek bir yetkinliğe ulaştığına, düşüncenin dille nasıl özgürleştiğine somut bir kanıttır. "Alemi makulat", "anneviye", "Aristetalisiye", "esbab-ı adiye mezebi", "fasıl-ı karip", "fıkdan-ı marifet-i hissiye", "ilm-i hilaf-ü cedel", "itminan-ı nefs", "kesret-i ilah", "kevniyat", "kübra", "külli kaziye", "laicabiye", "lazım-ı gayri müfarklık", "zaruriyei mutlaka" benzeri kavramlarla çağdaş felsefe yapmak şöyle dursun, iki satır açık seçik düşünülebilir mi? Medrese kanununun düşünce geleneklerini yansıtan bu kavramlarla, yirminci yüzyıla yaraşır bir düşünce düzeyi nasıl gerçekleştirilebilir? "Felsefe Terimleri Sözlüğü´nü baştan sona karıştırmak bile, bu sorunların yanıtını, yüzlerce pırıl pırıl Türkçe kavramın tanıklığıyla vermemize yetiyor. Tükçenin özgürlüğünün, çağımız dünyasının her alanındaki gelişmesine, kendi olanaklarıyla ayak uydurabilme gücünde yattığını bir kez daha anlıyoruz. |