Kitap Tanıtımı |
Böylece felsefenin geleceği, geçmişi gibi, yaratıcı bir tekrardır. Bütün gece vakti boyunca düşüncelerimizi sürdürme işini ebediyen yapmak zorundayız. Geceye değin bu düşünceler arasında, kuşkusuz hiçbiri bizi bugün, politik durumla iç içe geçmiş olanından daha fazla kaygılandırmamaktadır. Bunun da basit bir nedeni vardır: politikanın kendisi, geniş ölçüde, bir tür düşünce gecesinin içindedir. Ama filozof, geceye değin kendi konumunun bir somut hakikatler gecesinin sonucu olmasına katlanamayan filozof, ufka doğru en uzaklarda, haber veren solgun ışıkları seçmeye çalışır.
*
Düşüncenin çürüdüğü/bozulduğu ve adaletsizliğin hem gizli hem de bir o kadar kutsal bir ilke gibi olduğu bir dünyada büyümüş olan, bu çürümeye karşı var gücüyle başkaldıran filozof paradoksal bir durumda yaşamak zorunda olduğuna şaşıramayacaktır. Demokrasi felsefenin bir koşuludur, ama demokrasinin adaletle doğrudan bir ilişkisi yoktur, ki adaletin, bireysel özgürlüğün çürümüş ve demokratik tatlarından çok uzakta, erdem ile terörün rastlantısal ittifakı diye sunulduğu olur. Fakat adalet, politik alanda hakikatin felsefi adıdır. Böylece üç terimin, yani felsefe, demokrasi ve politikanın düğümü karanlık kalır. |