Kitap Tanıtımı |
Bundan beş altı sene önce bana, vatanseverliği, ülke sevgisi, duruşu, dürüstlüğü ve saygınlığından asla şüphe etmediğim, yol arkadaşım, değerli dostum Bekir Öztürk'ün verdiği mücadelenin neticesinde cezaevine gireceğini, onun "zorunlu misafir" edildiği yer ile ilgili yazdığı kitabını, bilgisayara aktarma işini yapacaksın deseler buna güler geçerdim.
Aldığı her nefeste, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının, Anadolu ve Rumeli halkıyla el ele verip, tek yürek olup, bizlere armağan ettiği bu vatanın Tam Bağımsızlığına gerçek anlamda kavuşması için çalışan yol arkadaşımın, 22 ay boyunca, "esir edileceğine" asla ihtimal vermezdim.
İşte "asla başıma gelmez" diyeceğiniz bir işin aslında size ne kadar yakın olduğunu bu kitabı okumaya başladığınızda anlayacak, bazen ürpererek, bazen "haydi be, yok artık" şeklinde kaşlarınızı çatarak, bazen de sessiz, buruk okuyacaksınız iç yakan cümleleri. Yaşama bugüne kadar hiç bakmayı düşünmediğiniz bir pencereden bakacaksınız. Onun için Bu Kitabı Mutlaka Okumalısınız.
-Zeynep Oruncak Türk-
"Bekir Öztürk; bir tutuklu veya hükümlünün cezaevindeki yaşam şartlarını belirleyen Ceza İnfaz Kanunu (CİK) nu, aynı konuyla ilgili tüzük ve yönetmeliklerini öyle bir hatmedip, cezaevi yönetimine öyle bir hatmettirdi ki, Cezaevi 2. Müdürlerinden Özer Bey emekliliğini isteyecek diye korkmadım değil. Hatta mahkemenin her gün devam eden duruşmalarına dokuz günlük ara verdiği gün Özer Bey'e şu tavsiyede bulundum: 'Özer Bey yerinizde olsam yıllık iznimi kullanırdım. Bekir dokuz gün aralıksız koğuşta olacak haberiniz olsun.'
Bekir, Ceza İnfaz Kanunu üzerinde yaptığı çalışmalarla bir tutuklu olarak hakkını öyle ısrarlı ve bilinçli olarak savundu ki onun sayesinde koğuştaki yaşam standartlarımız yükseldi. Ve Bekir bunu üslubunu bozmadan, kendini cezaevi yöneticilerine bir nimet gibi sunmadan, bağırıp çağırmadan yaptı. Sonuçta her şekilde hayatınızı cehenneme çevirebilecek, gardiyanlarından cezaevi müdürüne kadar herkesin saygısını böyle kazandı.
Bir gün tekrar mahpus damlarına düşersem bir sahte ihbarla Bekir'i tekrar yanıma alacağım. Nasılsa Zekeriya Öz bu yolu açtı. Bir iki sohbet yapan herkesi örgütdaş yaptı. Örgütdaş değildik ama koğuşdaşlığından çok şey öğrendim. Keşke siz de benim kadar şanslı olup sadece bu kitapla yetinmek zorunda kalmasaydınız."
-Halil Behiç Gürcihan-
"Haksız hukuksuzca tutuklandığımız davanın savcı ve hâkimleriyle, esaretimizin mekânı Eza Evinin yöneticileriyle yılmadan mücadele eden bir insan olarak, aynı davadan yargılanmayı büyük mutluluk olarak gördüğüm Bekir Öztürk' ü bilirim. Onun mücadelesine bizzat tanıklık ettim. Mahkemede Savcılara, Mahkeme Başkanına karşı, kaynağını suçsuzluğundan aldığı dik duruşun yanısıra, cezaevinde tutuklu ve hükümlülerin kanun, tüzük ve yönetmeliklerle tanınan haklarının kullandırılması için yaptığı mücadeleyi birebir gördüm, yaşadım. Aynı koğuşu paylaşmam sebebiyle bu mücadelenin sonuçlarından faydalandım."
-Mehmet Demirtaş- |