Kitap Tanıtımı |
Bütün dünyanın dili Babilde karıştığından beri bilginin ve düşüncelerin aktarılmasında çeviri hayati önem taşıyor. Çevirmenlerin yokluğu hiç kuşkusuz insanlığı her türlü kültürel alışverişten yoksun bir dünyaya mahkûm eder, ufkumuzu iyice daraltırdı. Kültürlerin aktarıldığı, sınırların aşıldığı, mesnetsiz bir kendinden hoşnutluğun aşındığı, yerelciliğin arttığı günümüz dünyasını büyük ölçüde tarih boyunca yoğun kültürel alışverişlere vesile olagelmiş çeviriye borçluyuz.
Buna karşın çeviri tarihi bugüne dek tarihçiler tarafından ihmal edilmiş, edebiyat ve dil alanlarında çalışan uzmanlara bırakılmıştır.
Bu kitapta, tarihçilerden oluşan uluslararası bir ekip, çeviri pratiğini ilk kez kültür tarihinin önemli bir parçası olarak ele alıyor. Zira erken modern Avrupada çeviri etkinliğinin bilginin paylaşılmasına sağladığı katkı azımsanmayacak bir düzeydeydi. Kitabın yazarları kurmaca dışı yapıtlara; din, tarih, politika, özellikle de bilim ve o dönemde verilen adla doğa felsefesi metinlerine odaklanıyor. Türkçe, Çince, Rusça ve Latincenin de aralarında bulunduğu değişik dillerin ele alındığı kitabın amaçlarından biri de çeviribilim alanında çalışanlarla kültür tarihi emekçileri arasında bir diyalog zemini hazırlamak. Erken Modern Avrupada Kültürel Çeviri, çevirinin akademik hayatta artık merkezi bir konum kazandığı günümüzde çeviribilim ve tarihle uğraşanlar kadar kendi eğitim ve meslek hayatlarında kaydettikleri gelişmede çevirinin payı olduğunu düşünen çok daha geniş bir okur kitlesine de hitap ediyor. |