Kitap Tanıtımı |
Dil, o dili konuşan insanların hayatlarında önem arz eden kavram ya da olgular etrafında şekilleniyor. Buna en somut örnek Kırgız dili olur, Kırgız Türklerinin hayatlarında atlara büyük önem verilir. İnsanlar atları dolayısıyla itibar görür, atların şerefine ziyafetler verilir ve bu önem dilde en bariz şekilde ortaya çıkıyor.
Bir Kırgız atasözü, Atlar insanların kanatlarıdır. der. İşte Gülsarı da Tanabay için öyleydi.
Gülsarı bir bakıma, yapılan yanlışların, geçmişin, ulaşılan mesafenin eleştirisi görünümündedir. Gülsarı ile birlikte Tanabayın silinişi, bir devri gözümüzün önüne olanca hüznüyle serer. Gülsarının ölümü aslında, Tanabayın ve neslinin de ölümüdür. Gülsarı ancak ölümle zincirlerinden kurtulabilmiştir. Artık hem o hem de Tanabay hürdür.
Bunlar Tanabayın aklından geçenlerdi. Çok üzgündü çünkü zaman da tıpkı Eşkingidişlinin koşması gibi geçip gidiyordu. İkisi de hızla yaşlanıvermişlerdi. Belki Tanabay da yakında iyice ihtiyarlayacaktı ama bir insan yaşadığı yılların sayısıyla ihtiyarlamış sayılmazdı ki... Kendi çağının artık geçmiş olduğunu ve ancak sonunu beklemekten başka bir şey kalmadığını anladığı zaman ihtiyarlamış olurdu.
İnsanın temel meselelerini, aşkını, hasretini, düşüncelerini kısacası insanı anlattı Cengiz Aytmatov. Kökü Manastı. Gelenekten geleceğe uzanıyordu düşünceleriyle. Yepyeni ufuklara açılıyordu. Çocukluğunda dinlediği masallar, gençliğinde hasret ve hüzünle eşlik ettiği şarkılar, ozanların yaktığı türküler dünya görüşünün temelini oluşturdu. İnsanların gönlünü kazandı eserleriyle. Dünyanın dört bir tarafında okundu.
O, yazılmamış bir tarihin dilini keşfederek sadece insanları ve tabiatı değil, insanın ve tabiatın hâllerini bu dille anlatıyor eserlerinde. Okuyucuyu çeken de onun bu özgün kurgusu ve üslubu oluyor. |