Kitap Tanıtımı |
Bir bahar geçti ve yeni bir bahar geldi. Limon ağacı tek bir çiçek bile açmadı. Dallarındaki hayat suyu her gün biraz daha çekildi, serçeler ona konup ötüşmez oldu, yaprakları dökülüp dalları hançer hançer sivrildikten sonra
Bir sabah annenin gözlerinin önünden çekilen perde korkunç bir felaketi açığa çıkarıyordu. Kızının solgun yüzüne baka kalmış soruyordu kendi kendine korku içinde:
Nerede o tatlı gamzeler? Ne oldu da o tatlı gamzeler birer kırışıklığa dönüştü?
Güldüğü zaman kırışıklıklar yaklaşıyor birbirine ve kızcağızın yüzü solgun bir koca karı yüzü gibi görünüyordu. O ışıl ışıl gözler de, hüzün çökmüş karanlık mağaralara dönmüş!!
Ama anne ne yapabilir ki? O da bir kadın, o da örümcek ağlarına takılmış!
Keder, annenin yüreğinde kanser oluyor, ciğerini kemiriyor iştahla; ürkütücü, korkutucu o cümle geldikçe aklına, iştahı daha da kabarıyordu:
Baharda don kadar öldürücü bir şey yok. |