Kitap Tanıtımı |
Cengiz Aytmatov, bu efsane hakkında şunları söyler:
Ebedî Geline gelince; bu benim efsanem. Ebedî Gelin hakkında değişik kültürlerde motif bazında, farklı söyleyişlere rastlamak mümkün fakat hiçbiri benim eserimde yansıttığım gibi değil. Ebedî Gelin bir motif değil, tamamıyla mitolojik bir kahramandır. 200-300 yıl geçti; ama o, iftiraya uğramış gencecik kız, hâlâ dağlarda başıboş dolaşmakta ve sevgilisiyle buluşacağı anın hasretiyle yanmakta; ona olan sadakatini anlatmaya ve ispatlamaya çalışmaktadır. Bana göre bu efsanenin sembolleştirdiği tek değer var: Aşk; insanın sahip olduğu en yüce değer
Nerelere kayboldun avcım söyle bana?
Yol vermez mi dağlar gelsem sana?
Bulutlar dağılmaz mı?
Güneş vadileri aydınlatmaz mı?
Dağ keçisi yollarını aydınlatmaz mı?
Neredesin? Neredesin? Hangi dağdasın?
Nerdesin? Neredesin? Koşuyorum sana hangi yamaçtasın?
(...)
Sensiz ay söner benim için.
Sensiz hayat olmaz benim için.
Gök bizsiz mutlu olur mu ki?
Kim lanetledi, kim lanetledi bizi?
Dağlar bizsiz mutlu olur mu ki?
Kim lanetledi, kim lanetledi bizi?
İnsanın temel meselelerini, aşkını, hasretini, düşüncelerini kısacası insanı anlattı Cengiz Aytmatov. Kökü Manastı. Gelenekten geleceğe uzanıyordu düşünceleriyle. Yepyeni ufuklara açılıyordu. Çocukluğunda dinlediği masallar, gençliğinde hasret ve hüzünle eşlik ettiği şarkılar, ozanların yaktığı türküler dünya görüşünün temelini oluşturdu. İnsanların gönlünü kazandı eserleriyle. Dünyanın dört bir tarafında okundu.
O, yazılmamış bir tarihin dilini keşfederek sadece insanları ve tabiatı değil, insanın ve tabiatın hâllerini bu dille anlatıyor eserlerinde. Okuyucuyu çeken de onun bu özgün kurgusu ve üslubu oluyor. |