Kitap Tanıtımı |
Düşünmenin hüzünlü bir yazgısı vardır. Salt edimselliğinde düşünce dinleyicisini bulamaz. Düşünmek kötü zamanlamadır. Özürlü bir şimdi'de parlar. Kendinden başka ölçüsü yoktur. Bu da ölçü değildir zaten! Umut geleceği, nostalgia ise geçmişidir. İkisi birden kökeninde yurt özleminden başka bir şey değildir: Yurda dönüş umudu/özlemi/acısı. Hep uzakta olan varlık'a yakınlaşma çabasıdır. Bu çabanın ötesinde bir beklentisi yoktur. Düşüncenin açığa çıktığı zaman-mekân aralığı bu yüzden düşünenin varlığın açığa çıkma-gizlenme oyununa tanıklığının aralığıdır. Bu aralık kökeninde düşünenin acı çektiği yerdir. Kırılganlığı ve dayanıksızlığı entelektüel rahatlık ya da Jean Luc-Nancy'nin ifadesiyle, korkaklığa izin vermez: Nesnesi yoktur. Belirginleşmiş şeylerin düzeneğinde yer bulamaz kendine. Tanımlamalar, sınıflandırmalar, açıklamalar ve kanıtlamalar yabancıdır ona. Düşünce deneyimi ne Erfahrung (genel olarak deneyim) ne de Erlebnis'dir (Yaşam deneyimi). En az bencilliğin yaşandığı anda açımlandığı için dili poetikdir. Varlığın masumiyeti ve güzelliğinin karşısında görkemli bir baştan çıkmadır. Bu soylu baştan çıkışın hesap vereceği ucuz ve dar bir normatif etik sorumluluğu yoktur. |