Kitap Tanıtımı |
Donup kalmıştık, Yarısı beyaz, yarısı mavi renkli ateş topuna baktık. Otuz santim uzunluğunda bir mermiye benziyordu. Olduğu yerde baş döndüren bir hızla dönüyordu. Oradan oraya dolaşıyor, salın iplerinden yiyecek çantasına atlıyor, yavaşça inerken birden zıplıyor, barut kutusunu sıyırıp geçiyordu. Havaya mı uçacaktık yoksa? Küre, oradan uzaklaştı, kendisine bakan Hans’a yaklaştı. Sonra kaçmak için çabalayan amcama, derken bana yanaştı. Ayağımın yanında topaç gibi dönmeye başladı. Ayağımı çekemiyordum. Bir gaz kokusu genzimi yakmaya başlamıştı. Ayağımı kıpırdatamıyordum. Sala çivilenmiş gibiydim. O zaman bu ateş topundaki elektrik gücünün saldaki her şeyi mıknatısladığını anladım. Silahlar, baltalar, araçlar gereçleroradan oraya gidip geliyorlar, birbiriyle çarpışıyorlardı. (Tanıtım Bülteninden) ) |