Kitap Tanıtımı |
Edebiyatın insan yaşamında önemli bir yer tuttuğu, bunu tek bir coğrafya veya dille ifade etmenin yanlışlığını; yaşanılan veya yaşanılacak her olgunun kendine özgü kazanımlar içerdiği gerçektir. Değişen ve gelişen dünyada, duygu, düşünce, edebiyat ve kültür etkileşiminin ne kadar gerekli olduğunu; bu etkileşimin diller ve edebiyatlar arası öğrenimlerle gerçekleştiği aşikârdır.Goethe, dostu ve aynı zamanda birlikte çalıştığı Eckermann ile bir sohbetinde (Conversations On World Literature) Dünya Edebiyatı kavramını ilk kez şöyle kullanır: “Ama, gerçekte, biz Almanlar, içinde bulunduğumuz toplumda bir olayı dar bir çerçevede ele almadığımızda ukalaca bir gurura da kapılmamız zorlaşır. Bu nedenle yabancı ulusların neler ortaya koyduklarına bakmaktan zevk alırım; herkese de bunu yapmasını öneririm. Şimdilerde ulusal edebiyat kavramı artık anlamsızlaşıyor; dünya edebiyatı çağına girdik ve herkes bu çağa ayak uydurmak için üstüne düşeni yapmalı. Yabancı ülkelerin edebiyatlarına karşı duyduğumuz böylesi bir saygı, yalnızca bir yapıta bağlanıp kalmamızı ve onu biricik ve örnek yapıt olarak görmemizi gerektirmez. Örneğin Çin, Sırp, Calderon ya da Nibelungen. İşte başyapıt budur diye nihai bir karara varmamalıyız. Kadim bir misal, bir başyapıt gereksinimi duyduğumuz her zaman, insanlığın güzelliğini anlatan Antikçağ Yunan eserlerine dönüp bakmalıyız. Bunların dışındakileri de tarihsel açıdan incelemeliyiz ve iyi yapıtlardan olabildiğince çok şey öğrenmeliyiz.” Dünya edebiyatının zamansallığını ve uzamsallığını nasıl düşünebiliriz? Genel olarak baktığımızda, dünya edebiyatı kavramı çeşitli ülke ve coğrafyalarda farklı algılanabilir. Ancak Günümüz dünyasında bir ulusun sınırları içinde yazılan edebiyattan çok, farklı kültürlerin birbirleriyle etkileşim halinde olduğu, farklı zamanlardan farklı yazarların birbirine dokunduğu bir döneme girildiğini hepimiz hissediyoruz.Nitekim Dünya Edebiyatı kavramını düşünürken yalnızca klasik eserlerden ya da belli bir coğrafyaya ait edebiyattan konuşmanın tek başına yeterli olmadığını kabul etmekteyiz. Bu tespitlerle, dünyada var olma durumunu düşünerek, başka dillerin ve edebiyatların varlığı hakkında bilgi sahibi olmanın, o edebiyat eserlerine hayranlık duymanın altını çizerken, milli edebiyatların ilerlemesi ve zenginleşmesi için dünya dilleri ve edebiyatlarına yönelmek bir daha önem kazanmaktadır. Biz de bu eksende eserimizi birbirinden farklı, Doğu ve Batı edebiyatları araştırmaları yazılarıyla hazırlamak istedik.Bu nedenle ülkemizin farklı üniversitelerindeki yabancı dil (Alman, Amerikan, Arap, Gürcü, Fars, Fransız, İngiliz, Rus, Türk vb.) eleştirmenleri ve araştırmacılarının Dünya Edebiyatına çeşitli pencerelerden sundukları bakış açılarını ve bu alana kattıkları eserleri bir araya getirdik (Tanıtım Bülteninden) ) |