Kitap Tanıtımı |
Yeni Muhâfazakârların etkili isimlerinden Michael Ledeen ve CIA eski başkanı James Woolsey, 11 Eylül sonrası yaşanan süreci Dördüncü Dünya Savaşı kavramıyla ifâde ettiler. Onlara göre 11 Eylülden sonra ABD 22 ülke ile savaş hâlindeydi ve Kuzey Kore istisna edilecek olursa bunların tümü İslâm ülkeleriydi.
Bu durumda 11 Eylülden sonra, önce Afganistana ardından da Iraka yönelik askerî müdâhale, Dördüncü Dünya Savaşının ilk cepheleri olmaktaydı. 11 Eylülden sonra Dördüncü Dünya Savaşı sürecini yaşadığımıza göre, bu savaş sonrasında yeni bir dünya sisteminin gündeme gelmesi kaçınılmaz olmalıydı.
1993te Pentagon için Sibernetik Savaş Doktrini araştırma projesini geliştiren John Arquilla, Elinde çekiç bulunduran biri, her şeyi çivi olarak görür diyor. ABDnin Dördüncü Dünya Savaşını başlatma motivasyonunu en iyi açıklayan cümle bu olsa gerek. Askerî harcamalar için ayırdığı bütçesi, kendisine bu konuda en yakın dokuz ülkenin toplamından daha fazla olan ABD, şu an elinde çekiç bulunduruyor ve baktığı her yeri de çivi olarak görüyor.
Dünyanın 21. yüzyılın hemen başında girdiği bu savaş atmosferi, elinde çekiç bulunduran ABDnin 20. yüzyılda kurulan dünya sistemini değiştirme irâdesinin tezâhürü olarak okunabilir. |