Kitap Tanıtımı |
Doğuda, diyalektik-olmayan bir düşünüş biçiminin genellikle ağır bastığı söylenebilir. Yani Doğu halklarının yaygın düşüncesi, dünyayı değişmezlik açısından görmeye eğilimlidir. Çin ya da Hint düşüncesini, en yüksek düzeye ulaştığı çağlarda inceleyecek olursak, bu düşüncenin bir değişmezlik ve durukluk ´felsefesi´ olduğunu, yani gerçek varlığı değişmeyen bir şey gibi ele aldığını görürüz. Eski Doğu düşüncesinin temel belirlenimi, duruk(statik) ve değişmez bir mutlak varlık kavramı üzerinde temellenmesindedir. Hintliler ve Çinliler, eşyanın tözünü (cevherini), kendi kendisiyle her zaman özdeşlik içinde bulunan, değişikliğe uğramayan bir ilke olarak düşünüyorlardı. Nitekim Hintlilerin mutlak varlık olarak gördükleri Brahmana-Atmana, kişilik-dışı ve nasılsa hep öyle kalan bir varlık ilkesidir. (Kitabın Girişinden) |