Kitap Tanıtımı |
Sosyal davranış düzlemi mikro yapıları temsil ettiğinde sosyal grup, makro yapıyı temsil ettiğinde de toplum adını alır.
Sosyal yapı, sosyo-kültürel şahsiyetlerin bir hiyerarşik düzen içerisinde (tabaka ve sınıflar halinde) bulunmasıdır. Sosyo-kültürel kişiler toplumda statüleri ile temsil edilirler. Sosyal yapıyı bir toplum içerisinde ise anlamlandıran kültürdür. Kültürün merkezinde ise tarihi varlık alanında hep din bulunmuştur. Bu nedenle toplumlar anlaşılmaya ve açıklanmaya çalışılırken öncelikle mensup oldukları dinin o toplumu nasıl anlamlandırdığı araştırılır.
Her insanın fert olarak bir sosyal davranış düzleminde bir sosyo-kültürel kimliği vardır. Her seferinde o bu kimlikle toplumda bulunur. Bu kimlik onun aynı zamanda sosyo-kültürel şahsiyetini temsil eder.
Demek ki bizler, toplumun sosyo-kültürel şahsiyetleriyiz. Toplum bizim bu şahsiyetimize bir değer atfeder. Böylece bizler, bulunduğumuz pozisyonda, rolümüzü ifa ederiz ve bir statü sahibi oluruz; toplumun bir üyesi olarak onu temsil ederiz.
Din-toplum ilişkisi bir sosyal sistem meydana getiren toplum içerisinde gözlenir (fenomen oluşturur). Sosyal sistem parçalardan oluşan fonksiyonel bir bütündür. Bir parça bir başka bütünün parçası olduğu gibi, her parçanın da kendine özgü bir yapısı vardır. Parçalar arasındaki uyum sistemin sağlıklı işlediğini gösterir; uyumsuzluk ise problem oluşturur. Demek ki bir toplumda din problemlerinden söz edildiğinde, sistemin bir parçası olan din ile parçaları ve bütünü arasındaki uyumsuzluktan doğan olay ve olgular kastedilmektedir.
İnsanlık var oldukça din de var olacaktır.
Her seferinde din-toplum ilişkileri, meraklılarını meşgul edecektir.
Meraklılar bu işi bilim adına yapıyorlarsa,
"Din Sosyoloğu'' sıfatını taşırlar. |