Kitap Tanıtımı |
Roman, artık arkaik bir yeraltını düşlemiyor şimdilerde; aristokratik mirastan destek almaya devam ediyor. Çekiciliğin boş dışarısına itiraz eden, bir şair romancı, eşiti olmadığımız uzaklıkta, varlığın yüzü olan biçeme götürüyor bizi
Şiir-roman arasında, bağlanan bağların yokluğunu iterek, bizi gezintiye çıkarıyor Zeki Karaaslan
Karaaslan, şiirle kan bağını romanına da yürütmüş. Romanı için, şiirinin soy arıtımı diyemeyiz ama Çürük Hayat, şiir rehberinin emriyle nakşedilmiş görünümündedir.
Şiir odalarından roman divanına bir akışı sezinliyoruz. Kendisinden çok ötekiler için hissettiği yaşam şiirle eşleşince, Zeki Karaaslan, içselliğin geniş dokusunu örerek, itiraz etmesi gereken uçta imgelerini -sözcüklerin sonsuzca açılıp yayıldığı sessizlikte- kendisinin dışarısına çıkartıyor Çürük Hayatta.
Romanı için, imgelerini yorulmak bilmeden üreten ve parlamasını sağlayan şair, yüklerini hafifletmiyor; sessizliğini patlatmaya vardıracak yeri işaretliyor. Gündeliğin ve anonimliğin tonlarına kendini germeksizin çiziyor figürlerini. (Fuat ÇİFTÇİ) |