Kitap Tanıtımı |
Çomuk Duran'a sorsalar tanıyorum, iyi tanıyorum diyeceği köylüsü ve komşusu Hüsne anayı, bir haftalık yolculuktan sonra kafasından silip atmış. Şimdi onun kafasında yepyeni bir Hüsne kadın varmış. Son bir haftalık zaman, "eksik-etek" ve erkeğin yanında "bir hiç" olan kadını silip süpürüp yok etmiş. Yorulmayan, korkmayan, her işi beceren ve güçlüklerden yılmayan yeni bir insan varmış artık. O, erkeklerin çoğunluğunun yapamayacaklarını yapabilen Hüsne kadının canlı tanığıymış. Ona saygı ve hayranlık duymaktaymış. Kafasındaki yeni Hüsne anasını uçsuz bucaksız gibi algıladığı Amik ve Çukurova'nın bereketli topraklarından, ilk kez gördüğü şehirlerden, sonsuzluğa uzandığını sandığı raylardan, kara trenden, Gavur Dağı tünelinden, durmadan parça parça toprak koparıp içine kattığı için hep bozbulanık akan Ceyhan nehrinden ve nasıl çalıştıklarını bile bilmediği yeni tarım makinalarından daha ilginç, daha önemli ve daha değerli bulmaktaymış.
Ona göre, yukarıda sayılardan Hüsne kadın daha ilginç, daha ilgi çekici, daha karmaşık ve daha hayranlık uyandırıcıymış. Çünkü Çomuk Duran'a göre, hem bir pamuk yığını kadar yumuşak, hem de bir granit kaya kütlesi kadar sert olmak ancak Hüsne kadın gibilerde birarada bulunabilir bir özellikmiş. |