Kitap Tanıtımı |
Çocuklarımızın ayaklarına batan dikenler,
ya bizim ektiklerimizdendir,
yada biçmediklerimizden
Bu dünyada bana bir melek gösterin deseler, bir çocuğun yüzüne bakın derim. O saf, o masum, o günahsız yüz melekten başka neye benzetilebilir ki? Çocukları gülerken dikkatle seyrettiniz mi hiç? Tüm bedenleriyle güler çocuklar. Ağlarken de bütün bedenleriyle ağlarlar. Yerleri tekmeleyerek, kendisini yerden yere atarak ağlayan ve gülen çocuklar henüz ikiyüzlülüğün ne demek olduğunu bilmiyorlar. Günahsız melekler nereden öğreniyor ikiyüzlü olmayı da iki yüz yüzlü insanlarla dolu bir dünyada yaşıyoruz?
Eşrefi mahlukat (yaratılanların en şereflisi) olarak dünyaya gelen insan, nasıl oluyor da Esfele safilin (Hayvandan daha aşağı) seviyesine düşüyor. Bunun suçlusu kim?
Bu kadar çok kapkaççılar, sokak çocukları nereden türedi?
Okulda dehşet başlıklı haberler hepimize normal gelmeye başladı. Daha beş yıl öncesine kadar böyle haberler duymak çok zordu. Bugün neredeyse her hafta yeni bir dehşet haberi duyar olduk. Bu gençler nasıl bu kadar vahşi olabiliyor?
Doğuştan zalim insan olmadığına göre bu kadar zulüm niye çekiyor insanlık?
Doğuştan katil insan olmadığına göre bu kadar çok cinayet niye işleniyor?
Doğuştan hırsız insan olmadığına göre evlerimizde çelik kapılara rağmen niçin rahat uyuyamıyoruz?
Sorular, sorular, sorular
Millet olarak bu hale nasıl geldiğimizi tek bir kitap çalışmasıyla anlatmak elbette imkansız. Bu günlerde geçmişteki hatalarımızın faturalarını ödüyoruz. Yarınlarımızı kurtarmak için bu günlerimizi çok iyi analiz etmemiz gerek.
Niçin 33 madde?
Son yıllarda çocuk eğitimi konusunda yayınevlerinin birçok kitap basması sevindirici bir gelişme. Bende bu kitapların önemli kısmından istifade ettim. Çalıştığım kurumlarda veli toplantıları düzenlerken bu kitaplardan aldığım notları velilerimle paylaştım. Veli toplantılarında sadece okuduğum kitaplardan aldığım notlardan değil, öğrencilerimden aldığım tepkiler ve kişisel gözlemlerimi de kullanıyordum.
Çok istifade ettiğim çocuk eğitimi konulu kitapların büyük bir kısmında hemen çocuk psikolojisi ve çocukla / gençle iletişim kurma yollarından bahsediliyordu. Bu çocukların yetiştiği ortamdan ne kadar etkilendiği ile ilgili fazla bilgi verilmemesi beni rahatsız ediyordu. Zamane gençliği kavramı çok kullanılıyordu. Fakat zamane kavramının içi doldurulmuyordu.
Birkaç yıl önce Çocuk eğitimi konulu bir konferansa hazırlık yaparken konuyu daha geniş bir perspektifle anlatmam gerektiğine karar verdim. Çocukların iç dünyalarını anlatmadan önce dış dünyalarının tasvirini yapmam gerekiyordu.
Her meyve içinde yetiştiği toprağın, havanın, suyun etkisinde kalarak olgunlaşır. Dünyaya küçük bir tohum olarak gelen çocuklarda çevrelerinden etkilenerek yetişiyorlar. O tohum, ekildiği topraktan, beslendiği sudan, aldığı güneş enerjisinden mutlaka etkilenecektir.
Çocukların yaşadığı dünyanın şartlarını, içinde yetiştikleri ülkenin sosyal gelişimini / değişimini mutlaka gözler önüne sermeliydim. Bu yeterli değildi elbette. Eğitim sistemi, değişen mahalle kültürü, bozulan komşuluk ilişkileri, iletişimin koptuğu aile ortamını da işlemem gerekiyordu. Bir olaya ne kadar geniş bir çerçeveden bakarsanız o kadar fazla ayrıntı görürsünüz.
Konferanslarımda anne babalara çocuklarının yetiştiği çevreyle ilgili fotoğraflar tasvir etmeye çalıştım. Her fotoğraf karesinde evlatlarının hangi şartlarda yetiştiğini göstermeye çalıştım. Bu kitap çalışması o konferansların bir özetidir. 33 ayrı fotoğraf karesi göstermeye çalıştım. Her fotoğrafta kendi çocuklarımızın yerini görmeye çalışmalıyız.
Bir ülke nüfusunun %100ü çocuklardan oluşmamaktadır. Ancak ülke geleceğinin %100ü çocuklardır. Bu dünya bizlere dedelerimizden miras kalmadı. Bu dünya bize çocukların emanetidir.
Çocuklarınız sizi yaratıcının bir emanetidir. Emanetlerinize sahip çıkın.Emanetlerimize sahip çıkabilme şuuruna ermemiz temennisiyle.
SAİT ÇAMLICA |