Kitap Tanıtımı |
Başaklar olgunlaştı, tütünün rengi altın sarısı, narlar kızardı
Hasat zamanı geldi aşkın ve ömrün, hasat zamanı geldi ruhun
meyvelerinin ve akim düşlerinin, Elde tırpan, tırmık, kürek; buğday tarlalarında, toprak damlarda, tütünde pamukta, pancarda,
Ve göğe ermiş meşe ağaçlarının gölgesinde, güneşin altında,
tipide, karda, ayazda, Kürdistan'da, Anadolu'da, Afrika'da ve dünyanın dört bir yanında hasat zamanıdır emeğin.
Ama tam da bu vakitlerde bir anda her yerde hasadıma el
konulur, açlığa itilirim, Gizli bir el alır benden emeğimi, özgürlüğümü, düşlerimi, geleceğimi, geçmişimi, Karanlık bir el başaklarımdan taşan buğday tanelerini, pamuğumu, pancarımı,
İçimlik tütünümü, çayımı, kahvemi alır benden, kalırım
karanlık bir bekleyişte, Ruhumu, bedenimi, kalbimi, bilincimi bir körlük sarar, bir gölge düşer üstüme ışığı olmayan,
Hasat erken biter ve dönüş başlar açlığa, dönüş başlar çocuklarımın açlıktan kırılan gözlerine,
Bebelerimin ağzı açık, kuşların ağzı açık, karanlığın ağzı açık,
değirmen taşımız kendini yer,
Yutuluruz hep birlikte, karanlığın kamında bir yolculuk başlar,
bir asır daha geçer o karanlıkta |