Kitap Tanıtımı |
Bir siyasi biyografinin ne kadar tarafsız olabileceği tartışma götürür elbette, ancak yine de belirtmek zorundayız ki, bu biyografi Filistin liderine `öteki` taraftan, İsrail tarafından bakan bir çalışma; ait olduğu tarafı saklamaya çalışmıyor, hatta fazlasıyla sergiliyor.
Ancak Rubin çiftinin kendilerine göre yaptığı kimi olumsuz eleştiriler pekala olumlu değerlendirmeler, kimi yergiler ise pekala övgüler olarak da görülebilir. Bu, tamamen okuyanın bakış açısına bağlıdır. Ama her durumda, iyi tanıdığınızı sandığınız Yaser Arafat gibi bir tarihsel kişiliği bir de ondan pek hoşlanmayanların gözünden görmek Filistin liderini bütünlüklü bir şekilde kavramak açısından yararlı olacaktır.
"Araft hiç" satılmadığı`nı iddia edebilirdi, onun için en önemlisi de buydu. Bu kavramın içeriğinde birbirinden ayrı iki bağlılık görürüz.
"Birincisi, sıradan bir siyasetçi ya da devlet lideri olarak, devrimci inançlarına `ihanet` etmemişi. Hayatı boyunca, son nefesine kadar devrimci olarak kalmıştı. Devrimcilikten devlet adamlığına geçemeyişi, halkına ağır bir bedel ödetmiş; ama hem militanların hem devrimci romantizme kapılan yabancıların saygısını görmeye ve desteğini almaya da devam etmişti.
"İkincisi, Filistin davasına bağlı kalmıştı. Ancak burada da asıl önemli olan Filistin davasından ne anlaşıldığıdır. Arafat, bu davayı İsrail`in ortadan kaldırılması, yerine Ürdün Irmağı`ndan Akdeniz`e kadar uzanan topraklarda bir Filistin Arap devletinin kurulması ve tüm Filistinlilerin bu devletin çatısı altında buluşmaları olarak tanımlamıştı. Filistin davasını, Filistinli mültecilerin yeniden yerleşmesine imkan tanıyacak bağımsız bir ulus-devletin, mümkün olan en kısa zamanda kurulması olarak tanımlamıyordu." |