Kitap Tanıtımı |
Bir Fotoğraf Camı - Çektiği ve Çekemediği Fotoğraflarıyla Sabahattin Ali
18 Aralık 2007 - 10 Ocak 2008
Sabahattin Ali, fotoğrafa tutkuyla bağlı bir yazar olarak uzun yıllar ailesini, dostlarını, yaşadığı yerleri ve kendisini objektifiyle ölümsüzleştirdi. Bu fotoğraflar, yazarın kısa hayat hikâyesine tanıklık eden başkalarının çektiği fotoğraflarla harmanlanarak sergileniyor. Sabahattin Alinin çektiği fotoğraflar kendi metinleriyle, başkalarının onu çektiği fotoğraflarsa anılar ve mektuplarla birleştirilerek izleyiciye yeni bir okuma ve anlama alanı oluşturuyor. Sabahattin Alinin yaşamını seyretmek isteyenlere 25 Şubat 1907de Gümülcinede doğan Sabahattin Ali, İstanbul İlköğretmen Okulunu bitirip Yozgatta bir yıl öğretmenlik yaptı ve 1928 yılında Milli Eğitim Bakanlığınca Almanyaya gönderildi. 1930da döndükten sonra Aydın, Konya ve Ankara ortaokullarında Almanca öğretmenliği, Milli Eğitim Bakanlığı Yayın Müdürlüğünde memurluk ve Devlet Konservatuvarında dramaturgluk yaptı. 1945te Bakanlık emrine alındı, İstanbulda Markopaşa adlı mizah gazetesini çıkardı. 1948de bir yazısı yüzünden tutuklandı, üç ay kadar hapis yattı. Sürekli izlendiği için yurtdışına kaçmak istedi, ancak Kırklareli dolaylarında bir kaçakçı tarafından öldürüldüğü iddia edildi. Şiirler, hikâyeler, romanlar yazdı, çeviriler yaptı. İlk yazıları Balıkesirde Irmak dergisinde çıkmıştı (1925/26). Sabahattin Ali 1930lu yıllarda öyküye gerçekçi ve yeni bir soluk getirmişti. Öykülerinde; tanımlamakta güçlük çektiğimiz kimi duyguları ustalıkla anlatan Ali, insanın zavallılığını ve gücünü aynı sarsılmaz üslupla, zaman zaman masalsı ve destansı bir biçimde yansıtmayı başarmıştı. Öykü kitapları: Değirmen (1935), Kağnı (1936), Ses (1937), Yeni Dünya (1943), Sırça Köşk (1947). Halk şiirinden esinlenerek yazdığı şiirlerini Dağlar ve Rüzgârda toplamıştı (1934). Sabahattin Ali, romanlarında da insanın ruhuna ayna tuttu ve gerçeğe bu aynadan baktı. Kuyucaklı Yusuf (1937), İçimizdeki Şeytan (1940), Kürk Mantolu Madonna (1943) adlı romanlarında, okurların gerçekliği daha derinden algılamasını sağladı.
(Tanıtım Yazısından)
"Beni kim hatırlarsa gülümseyecektir. Şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da sevdiklerim arasında hayattan korkan, yeis içinde olanlar bulunursa, onlara elimden geldiği kadar teselli ve cesaret vereceğim, onları felaketime karşı gülmeye sevk edeceğim ve hiç kimse benim dünyada en çok gözyaşı dökenlerden, cesaret ve neşesi az olanlardan biri olduğumu tahmin etmeyecektir."
Ayşe Sıtkı İlhan'a Mektup'tan
23 Ağustos 1933, Sinop
(Kitabın İçinden) |