Kitap Tanıtımı |
İnsanın başlangıcından bugüne gelebilmesini ve bugününün uygar dünyasını inşa edebilmesini sağlayan üstünlüğünün sadece bütün canlıların sahip olduğu deneyimleme becerisi değil, akletme ve deneyim sonuçlarını kaydedebilme üstünlüğü, kısaca bilgi edinmesi olduğunu biliyoruz. Bu bilgi edinme sürecini ve edinilen bilginin mahiyetini anlamak ve açıklayabilmek için de bilginin tarihine gereksinim vardır. Bu bağlamda tarih bize bilginin gerekliliğini gösterirken, aynı zamanda bilginin bireysel ve toplumsal işlevinin anlaşılabilmesi için de, felsefeye ve bilgi sosyolojisine gerek olduğunu bildirmektedir. Bu durumu kısaca şöyle belirtmek mümkündür: İnsanın düşünme yetisinin nasıl geliştiğinin ve bu yetilerin giderek fiziksel becerilere nasıl dönüştüğünün anlaşılabilmesi için felsefi kavrayış şarttır. Bu nedenle başlangıçta bir bilgi türü olarak bilimin tarihi ayrı, felsefesi ayrı inceleme alanları olarak düşünülürken, entelektüel kültür çalışmalarında kaydedilen gelişmeler sonucunda bilim tarihi ve felsefesini birlikte düşünmenin zorunlu ve gerekli olduğu fark edilmiştir. Bu fark edişin sonucu olarak Yükseköğretim Kurulu eğitim fakültelerinin ders programlarında ciddi güncellemelere gitmiş ve bilimin gelişim çizgisinin anlatıldığı bilim tarihi dersi yerine, bunu da içerecek, fakat aynı zamanda bilimi felsefe açısından da irdeleyecek biçimde, iki etkinliğin bir arada işlendiği bir ders koymuştur. İşte Bilim Tarihi ve Felsefesi başlıklı bu kitap, bu belirlemeleri hayata geçirmek, kısacası bilimin felsefeye ve felsefenin de bilime dayandığı veya karşılıklı olarak birbirlerini gerektirdiği savı ışığında ve tarihsel gelişmeleri gözetecek biçimde kaleme alınmıştır. (Tanıtım Bülteninden) ) |