Kitap Tanıtımı |
Nora Roberts, dört kitaptan oluşan Gelin dizisinin bu ilk romanında okuyucularını çocukluk arkadaşı olan ve sonra hep birlikte düğün organizasyonu işine giren Parker, Emma Laurel ve Mac ile tanıştırıyor.
Çocukluk yılları boyunca evlerinin arka bahçesinde sözünona düğünler düzenleyerek oyunlar oynayan dört arkadaş için çiçekler, fotoğraflar, tatlılar ve diğer tüm ayrıntılar yaşamlarının bir parçasının haline gelmiştir.
Çektiği fotoğraflar gelin dergilerinin kapaklarını süsleyen Mackensie Ellliot, arkadaşları arasındaki adıyla Mac, hayatında çocukluğunda kendisinin yaşayamadığı mutlu anları fotoğraflarıyla ölümsüzleştirmeye adamıştır. İkinci evliliğini yapan babasını neredeyse hiç göremeyen, sürekli sevgili değiştiren annesiyle de sorunlar yaşayan, sonunda mutluluktan umudunu kesen Mac için her şey, önemli bir düğün görüşmesi öncesinde, müstakbel gelinin erkek kardeşiyle karşılaştığında değişecektir.
Carter Maguire, Mac'in tipi değildir aslında. Ancak İngilizce öğretmenliği yapan, fazlasıyla sakin ve kibar bu adam, düğün krizleriyle ve annesinin ardı arkası kesilmeyen talepleriyle boğuşan genç kadının hayatında bir ışık oluverir.
Mac artık, üç arkadaşının da yardımıyla, kendi mutlu anılarını yaratmayı öğrenmek zorundadır.
Nora Roberts, masalsı bir hikayeyi başka hiç kimsenin anlatamayacağı güzellikte anlatıyor.
-Rocky Mountain News
Diyorum ya, hipnotize olmuş, uyuşmuş gibiydim. Oradan çıkmak zorundaydım. Ve tanrım, erkek gibi davrandım. Mac yaşadıklarını kafasında canlandırırken, elleriyle yüzünü örttü. Hani adam seviştikten sonra kalkar da Çok güzeldi, bebeğim. Yarın erken kalkmam lazım. Seni ararım' der ya.
Ah, Mac, bunu yapmadın değil mi?
Mac parmağını Emma'ya doğru salladı. Yapmak zorunda kaldım. Kendimi korumak için. Tabii Carter'ı da korumak için. Ben sevişip rahatlamak istiyordum. O şehveti yaşayacaktım, o kadar. Bana fazla geldi. Carter bana fazla geldi. Çok tatlı, komik, akıllı ve kibar. Seksi. Gözlüğü var. Kulaklarına kadar kızarıyor. Öğretmenliği seviyor. Onu sınıfta izledim. Öyle Her şey tıkanıyor işte. Eliyle göğüslerinin arasını ovuşturdu. Bütün bu duygu ve ihtiyaçlara bir dur demek gerek.
Mac, en yakındaki fincanı alıp içindeki çayı bitirdi. İlgi gösteriyor. Dinliyor, söylediklerimi düşünüyor. Beni düşündürüyor.
Kesinlikle buna dur demek gerek. Laurel başını salladı. Mac, tatlım? Sen ona aşık olmuşsun.
Bu bir seçenek değil. Neden oradan öyle kaçtım sanıyorsunuz? Kendimi kumlara saplanmış gibi hissettim. Ama yumuşak, sıcak, güzel kumlara. Ben buna uygun değilim. Böyle şeylere inanmıyorum. Uzun süreli olmuyor. Bir süre devam ediyor, sonra eriyip bitiyor. Tanrım, ikinci kez evlenen kaç kişinin düğününü yaptık biz? Üçüncü kez evlenenler bile oldu. Ne gerek var? Ayrılınca neler olduğunu biliyorum. Buna değmez. |