Kitap Tanıtımı |
Benim içine girmek istemediğim cezaevi, bazı insanların korkaklık, cimrilik, yalakalık, vefasızlık gibi hastalıklı duygu ve düşünceleriyle beyinlerinin içinde oluşturdukları ve hiçbir zaman kurtulma şanslarının olmadığı sanal cezaevleridir. Henüz çocuk yaşımdayken böyle bir cezaevine girmeyi reddettim. Korkunun yerine cesareti, cimriliğin yerine cömertliği, yalakalığın yerine dik duruşu, vefasızlığın yerine de dostluğu tercih ettim. Şimdi Silivri 1 No'lu Cezaevinde kalan şahsımın mı, yoksa hastalıklı düşünceleriyle beyinlerinde oluşturdukları sanal cezaevinde yatan insanların mı gerçek mahkum olduğunun kararını, yüreklerini kaburgalarının arkasından çıkarıp avucunun içine alabilecek cesareti olan kişilerin hâkimliğine bırakırım."
"Çocukluğumun orta yıllarında, deniz kenarına yürüyüşe gittiğimde, bazen havanın bozmasıyla küçük ve büyük teknelerin barınağa çekildiklerini görür ve onları ilgiyle izlerdim. Bu olayı gözlemlediğimden dolayı 'her şeyin bir sığınağa ihtiyacı olduğu' gerçeğini daha o küçük yaşımda öğrenmiştim. Tabii, benim gibi hayal gücü yüksek ve hayalleri için savaşmaya kararlı bir insanın çok fırtına ve badirelerle karşılaşacağı aşikar ve kaçınılmaz bir gerçekti. Ben de o zamanlar kendime sığınak olarak, 'Yüce Rabbimizin sevgisini ve dostlarımın yüreğini seçtim.'
-SEDAT PEKER- |