Kitap Tanıtımı |
Ben;
Derin hasret kör kuyuda
Yusuf gibi susuyorum.
Susamışım yok suyu da
Yusuf gibi susuyorum.
Düşünmeyen zihinlerin, anlamayan kalplerin şehadet sözünü duyuyor, yaşayışlarındaki riyakarlığa şahit oluyorum.
Bilginin bilince, bilincin bireye hükmetmediğini görüyor, ezber dudakların yarıklığından cerahat aktığını seyrediyorum.
Müslüman'ım diyenlerin müşrik ve mürai usullerle düşündüklerini izliyor, müşrik ve mürailerin hayat anlayışına hayran kaldıklarını görüyorum. Kendileştirilmemiş bilgi ve haberleri kendininmiş gibi sunup, sunuştan lezzet almalarını hayretle gözlüyor, iç çatışma ve çelişkilerine bakıyorum.
Hiçbir şeye ait olmayan, olamayacak olan aidiyetsiz, kıblesiz bu yaratıklara acıyorum!
Asrın Efkârı mı yoksa efkârın asrı mı karar veremedim. Kararı, her okuyan kendi birikim ve anlayışıyla vermeli. Okuyucuya, dinleyiciye, muhataba nesne ve olayları bir müşâhid olarak tanıtmak bana düşer. Bu tanıtım ferdî anlayışımın yansıyışından ibarettir. Yansıyışı anlamlandırmak ve tanımlamak hür ve asil zihinlerin harcıdır. Hürriyet, ferdin nesne ve olayları tanıyıp tanımlamasıdır.
Asrın Efkârı, yüz yıllık düşünce paradigmasını haber veriyor! Dayatılmaya çalışılan kölelik bilgi ve duygusunu dağıtmayı hedefliyor. Modernitenin handikaplarında kimlik ve kişiliğini kaybetmişlere hayatın hakikatini ihtar ediyor.
Yirmi iki makalede / konuşmada "Cihâd-ı Ekber" buyruğundaki hikmeti ifşa etmeye çalışan Asrın Efkârı'nı dikkatli zihin, rikkatli kalplere sunuyorum.
Efkârsız zihinler, evham kuyusundaki kusmuğu su olarak görür. Her şeye su'dan hayat veren Hakk Teâlâ'nın hakkı için söylüyorum; efkârsız zihin, evham kuyusudur. Ey mahlûkatın şereflisi olarak yaratılan insan! Evham ile efkârı ayırabiliyor. |