Kitap Tanıtımı |
Yunanistan`daki 1967 Albaylar Darbesi`nden sonraki günler. Eleni Paris`te bir grup arkadaşı ve kendisi gibi siyasi mülteci dostlarıyla bir Fransız filminde iş bulur: Dehşet Treni. Bu Eleni`nin içine düştüğü ilk ölümcül dram ya da bindiği ilk "dehşet treni" değildir.
Atina-Pire. Trenle yaptığım ilk uzun yolculuk .
-Eleni sen misin? Ben, Aşil.
`Hangi Aşil?` diye sorulmaz. Tek bir isim yeter.
Eleni hayatının kalan yıllarında, cesur ve yakışıklı kapetanios`un, kod adı Aşil olan bir gerilla liderinin `nişanlısı` olarak yaşar.. Yunanistan`da Alman işgaline karşı direnişi örgütledikleri yıllar... Hapisanede ölüm kararını bekleyerek geçirdiği günler, komünistlere yapılan zulümlerle dolu yıllar... Yunanlı komünistlerin birbirleriyle mücadele ettikleri Taşkent`teki sürgün yılları... Eleni, `Aşil`in Nişanlısı` olarak yaşadığı bu uzun yıllar boyunca, bağımsız, kendine özgü kişiliğini hep korur. Eleni, nişanlısı gibi diğer siyasi liderlerin sloganlaşmış hayatlarını sorgulamaya ve onlarla mücadele etmeye başlayınca kendi özel dünyasını keşfeder. Bu, dostluğun ve arkadaşlığın soyut ideallerden daha ağır bastığı bir kadın dünyasıdır.
Alki Zei, bir efsane gibi yaşadığı hayatını tarihsel boyutlarıyla aktarırken, romanın arka planında modern Yunan tarihinin bir panoraması da ortaya çıkıyor. |