Kitap Tanıtımı |
Arsen Lüpen´in en etkili maceralarından biri hiç kuşkusuz Oyuk İğne´nin Esrarı´dır. Bir silah sesi duyulmasının ardından Rubens´in dört adet yağlı boya tablosunun çalınmasıyla başlayan olaylar, yüzyıllardır gizemini koruyan bir sırrın da açığa çıkmasının tetikçisi olur. Bu öyle bir sırdır ki, Fransa´nın güçlü bir devlet olarak devamının da garantisidir... Nerede hırsızlık, nerede sır varsa orada da elbette Lüpen vardır!..
Lüpen, dünyanın en büyük hazinesine kavuşmaya çalışırken, bu kez karşısında süper zekaya sahip, lise öğrencisi amatör bir dedektif vardır. Öte yandan acımasız Ganimard´la ünlü ingiliz dedektifi Herlock Sholmes de işin içindedir. Peşindekilerle kedinin fareyle oynadığı gibi oynayan Lüpen, amacına ulaşacak mıdır? Hayatında ilk defa ölümüne sevdiği kadına kavuşacak mıdır?
Bu macerada hayal gücünün sınırlarını zorlayan M. Leblanc, oynak üslubuyla sergilediği canlı karekterlerle ve şiirsel bir anlatımla okuyucuyu büyülemekten geri kalmıyor. Oyuk İğne´nin Esraı´nı "literatüre geçecek" diye nitelendirenlere kızan Leblanc, "edebi" değil de, "vakit geçirici" olduğunu söylerken, elbette alçak gönüllü davranmıştır. |