Kitap Tanıtımı |
Anne olmayı, ta çocukluk yaşlarında, kardeşine minik annelik yaparken hayallerinin başköşesine yerleştirmiş Nilgün, zamanı gelip asla anne olamayacağını öğrenince yıkılır. Hayatının en büyük belki de tek hayali elinden alınmıştır. Fakat Nilgün'ün Rabbine o kadar büyük bir inancı vardır ki olmazı olduran Rabbinin hiçbir duayı geri çevirmeyeceğini bilerek, hiç pes etmeden, büyük bir umutla sadece ve sadece Allah'tan diler ve ister. Allah, bu kulunun da dualarını geri çevirmeyerek ona küçük mucizesi kara kuzusunu nasip eder.Rabbim bir mucizesini daha gönderir ve Nilgün süt kuzusuna da kavuşmuş olur. Nilgün artık Rabbinin iki emanetine de canla başla sarılmış hayata tutunmaya çalışırken, en büyük sınavlarını vermeye başlar. Hastalıklar, çevresinde yaşanan olumsuz davranışlar, kişiler onu iyiden iyiye yoracaktır. Çoğu zaman kendini en dipte hissettiği, artık yaşamaktan vazgeçtiği anlarda, Rabbinin verdiği güçle hayata tutunabilmiş bir annenin, tevekkülle nasıl yaşamın tekrardan kendine ve çocuklarına sunulduğuna şahit olmuştur.Anneliğin tanımını, yaşadıklarım ve kendi anladığım dille aktarmaya çalıştığım kitabımda, her annenin kendinden bir kesit bulacağını düşünüyorum. Üzerine çok çalışılmış, hâlâ daha birçok yorum yapılan anne çocuk ilişkilerini ve yaşama bakışlarını kendi hissettiklerimle anlatmaya çalıştım. Amacım ilk olmadığım ve ne yazık ki sonda olmayacağım hayatın zorlu mücadelesini veren annelere bir umut ışığı olabilmek. Geçmez dedikleriniz geciyor, bitmez dedikleriniz bitiyor, yeter ki siz Rabbinize sıkı sıkı sarılın, duadan ve istemekten asla var geçmeyin. Yüreğinizi güzel tutun ki yaşayacağınız mucizeleri bekleyin ve görün. (Tanıtım Bülteninden) ) |