Kitap Tanıtımı |
İşçilerin yaşadığı dış mahallenin dumanı ve yağ kokusu içinde, fabrikanın düdüğü her gün böğürüp titreşirdi. Asık suratlı, kasları hâlâ yorgun insanlar, ürkütülmüş hamamböcekleri gibi telaşla dışarı fırlardı külrengi evlerden. Alacakaranlığın soğuğu içinde, kaldırımsız sokaklardan, vıcık vıcık kara pencereleriyle sakin ve kayıtsız bekleyen yüksek taş binaya doğru giderlerdi. Adımları şaklardı çirkefte. Uykulu, boğuk haykırışlar karşılardı onları, kötü küfürler savrulurdu. Sonra makinelerin boğuk gürültüsü, istimin homurtusu işitilirdi. Asık suratlı kara bacaklar, mahallenin üstüne kaldırılmış kalın sopalar gibi yökyüzüne doğru yükselirdi. (Kitap Girişinden) |