Kitap Tanıtımı |
Çalışmada, esas olarak Amerikadaki karar alma süreci ve özellikle bu süreçte lobilerin yeri analiz edilmiştir. Burada tüm lobiler yerine dış politikada karar alma sürecinde çok daha etkili olan yabancı (ve etnik) lobiler üzerinde yoğunlaşılmıştır. Ancak bu konuda da özellikle Türk lobisi başta olmak üzere, Türk dış politikasıyla birinci dereceden ilgili olan lobiler seçilmiştir.
Çalışma, başlangıçta, Türk dış politikasını olduğu kadar dünya politikası üzerinde de yönlendirici etkisini koruyan ve global güç olma iddiasını sürdüren ABDnin dış politikasını belirleyen tüm öğeleri ve ağırlıklarını araştırmaktan ziyade bu öğelerden özellikle lobilerin etkisini araştırmayı amaçlamıştı. Ancak diğer birimlerin dış politikadaki yerini ve ağırlığını ortaya koymadan lobilerin Amerikan politikasına etkisini araştırmanın güçlüğü çalışmanın çerçevesinin genişlemesine yol açmıştır.
Gerçekten, Başkan ve Kongrenin dış politika sürecindeki rollerine değinmeden lobilerin faaliyetlerini ve sisteme yönelik etkilerini ortaya koymak oldukça güç. Amerikadaki sistemin işleyişi ve Kongredeki yasama sürecinin bilinmemesi genellikle diğer ülkelerin ABD dış politikasını yanlış değerlendirmesine yol açmaktadır. Özellikle lobiciliği anlayabilmek için Amerikadaki siyasal yapıyı yakından tanımak gerekir. Kaldı ki, ABDde başarılı lobicilerin hukukçular arasından çıktığını görünce hukuksal ve siyasal yapının bilinmesinin süreci analiz ederken ne kadar önemli olduğu bir kat daha anlaşılmıştır.
Çalışmanın önemli kısmı ABDde Washington D. Cde Georgetown Universitesinde misafir öğretim üyesi konumuyla bulunduğum zamanlarda tamamlanmıştır. Bu esnada gerek Kongredeki oturumlar izlenerek gerekse Kongre üyelerinin yardımcılarıyla (staflar) görüşmeler yapılarak süreçle ilgili bilgi alınmaya çalışılmıştır. Ayrıca lobiler üzerinde yoğun olarak durulmuş ve çalışmaları yerinde izlenmeye çalışılmış, lobicilerle çok sayıda görüşmeler yapılmıştır. Bu çalışmalar, lobicilerle, Kongre üyelerinin stafları ve halktan kimselerle yapılan anketlerle genişletilmiştir. Anketlerdeki sorular daha çok Kongre lobi ilişkisini, lobilerin kendi aralarındaki ve Kongre üyeleriyle ilişkilerini, Kongre üyelerinin lobicilere nasıl baktıklarını ve halkın lobilere yönelik tavrını araştırmaya yönelik türden sorular olmuştur.
Çalışmanın ülkemizde Amerikadaki siyasal yapıdan yola çıkarak sık sık gündeme getirilen "başkanlık sistemi mi parlamenter sistem mi" tartışmasına önemli katkılarda bulunacağını düşünüyorum. Bu açıdan da Amerikadaki yapıyı bir bütünlük içinde sunmak bu tartışmaya yeni bir açılım getirecektir. Çünkü bu sistem ne yalnız başkanlık sistemi, ne federal yapı ne yalnız parlamenterizm ne de çoğulcu demokrasidir. Bu yapı anayasasıyla, parlamentosuyla, demokrasi geleneğiyle, tarihiyle, insan yapısıyla siyasal kültürüyle coğrafyasıyla heterojen olduğu kadar homojen görünümüyle kendine özgü bir yapıdır. |