Kitap Tanıtımı |
Türkiyede Alevilik tarihine bakışta Türk-İslamcı, daha doğru bir söylemle Emevi-Sünni sınıflı toplumun siyasal bakış açısı hâkimdir. Bu tarih bakışı açısı Bizans Hıristiyan-Ortodoks, Katolik ve Protestan oryantalist anlayışlarıyla örtüşmektedir.Bu egemen tarih anlayışlardan ilki, Aleviliği Hıristiyanlığın ve İslamın sapkın mezhebi olarak görme üzerine temellenir. Emevi-Sünni İslam devşirmeci siyasal zemininde Türk-Sünni İslamcı egemen-tarihçiler Aleviliği, Hace Bektaşi Veli ile başlatarak onun Nakşibendî Şeyhi ve yüksek Sünni Ahmet Yeseviden el aldığını yazmaktadırlar. Hâlbuki Hace Bektaşi Veli Ahmet Yeseviin çağdaşı bile değildi. Hace Bektaşi Veli, Baba İlyasın önemli halifelerinden biridir ve Baba İshaktan el almıştır.Aleviliği Sünniliğe bağlayan zihniyetle Şiiliğe bağlayan zihniyet aynı sınıfsal kökenden beslenmektedir. İkisinin de kaynağı sınıflı toplumdur. Bu gün Alevilerin 12 imamların resimlerini evlerinde bulundurmaları mazlumlara destek amaçlıdır, bazı Aleviler farkında olmasa da özünde dinsel amaçlı değildir. Ali nin iki oğlundan biri olan Hasan ın adının sadece deyişlerde geçip Kerbela zulmüne uğrayan ve direnişi temsil eden Hüseyin in adının ağızlardan eksik edilmemesini Hüseyin in kimliğinde değil Aleviliğin kendi özünde aramak gerekir. Keza bu dönemdeki Ali yandaşlarına verilen siyasal destek İslam öncesi Alevi tarihinin inkârına dönüştürüldüğünde bu durum Yolcu Ateşte Yanmak İle Yol Yanmaz anlayışından sapmayı gösterir.Ali Şiası, zaman zaman İslam karşıtı devrimci hareketlere destek vermiştir. Bu yanı ile o dönemde bulunan devrimci hareketlerden etkilendiği söylenebilir. Ali Şiası, Sünnilik gibi Ortodoks İslamın bir parçasıdır. Bu dönemde Abbasiler, Emevilere karşı mücadelelerinde sadece Ali Şiası ile değil diğer ezilenlerle de ittifak yaparak iktidara gelmişlerdir. Ezilenler içinde reformcu ve devrimci saflaşma devrimci Batıniler lehine büyümüştür |