Kitap Tanıtımı |
Ahlakın İnsani ve Dini Temelleri", herhangi bir dayanaktan yoksun ahlaka, sonradan icat edilmiş yeni bir temel keşfetmek gibi bir sav öne sürmemektedir. Ahlak, kendi başına ve bağımsız bir felsefi alan olarak vardır. İnsan, ´ahlak´ gerçeğinden hiç bir zaman sıyrılıp çıkarak ve ona rağmen yaşayarak var olamaz. Çünkü realite, insana sonradan eklenmiş yabancı bir nesne değildir. Hatta belki de ahlak, tek hakikat olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yüzden insan, her şeyden önce bir değer varlığıdır.
Aklın ve insanın olmadığı bir yerde kutsalın söyledikleri, yalçın kayalardan ibaret kalacaktır. Bu nida, akılla akıl, insanla insan; çocukla çocuk, büyükle büyük vs. olmadığı sürece, insan ve onun aklıyla kendi değerini tartmak gibi kesintisiz bir insani tecrübenin gündemini hiç bir zaman dolduramaz.
Ahlakınn vadettiği mutluluk, kutsalın ilkelerini insani ve akli temellere dayanarak anlamakla kazanılır. Bu nedenle, Tanrı´nın varlığını kavramak, en yüksek insancıllık ve akılcılıktır. En büyük mutluluktur da aynı zamanda... |